Anasayfa > Köşe Yazıları  >  HİÇE SAYDIKLARIMIZ…

HİÇE SAYDIKLARIMIZ…



       Bizi biz yapan değerlerimiz vardır. Toplumsal değerlerin yanı sıra, çocukluğumuzdan bugüne her anın ruhumuza, düşüncelerimize işlendiği değerler. Kimini sosyal çevremizden ediniriz kimini yetiştiğimiz ailenin ikliminden kimini eğitim ve iş hayatımızdan kimini de tecrübelerimizden. Şüphesiz tecrübelerimiz sonucunda karakterimize, ruhumuza, düşünce dünyamıza değer olarak almaya karar verdiklerimiz en derin etkiye sahiptir. Ailesinde insana ve bütün yaratılmışlara saygı göstermeyi, hak ve hukuklarına riayet etmeyi gören bireyler hayatlarının ilerleyen zamanlarında sağlam bir temel üzerine oturtuyorlar değer yargılarını.

       Normalde felsefede değer yargılarımız üç bölümde ele alınır. Estetik değer yargıları, dini değer yargıları ve ahlaki değer yargıları. Estetik değer yargılarımız güzel – çirkin kavramlarını taşırlar ve göreceli olarak değişirler. Dini değer yargılarımız ise ilahi kuralların bütününden oluşur ve değiştirilemez. Ahlaki değer yargılarımız ise iyi ve kötü kavramlarının üzerine şekillenirler. Kolay değişmemekle birlikte yaşanılan topluma göre farklılık gösterdikleri görülür. Bu üç sınıf değer yargılarını harmanlarız kişiliğimizin oluşum sürecinde. Ve o değerler üzerine inşa ederiz bütün hayatımızı. 

       Ancak felsefenin sınıflandırdığı üç değer yargısının dışına çıkıldığını belki de ahlaki değer yargılarının içinde kötü olarak alınabilecek olan ve toplumun büyük kesimini etkisi altına alan bir değer yargısı olduğunu düşünüyorum. Ekonomi değer yargısı… Zenginlik değer yargısı… Maddiyat değer yargısı… Hangisini diyorsak artık. Birçok insan için kabul gören bu değer, bütün değerlerin üzerinde tutuluyor zamanımızda. Öyle ki önem sırasında başı çekiyor. Bir insanın ilminin ne kadar ileride ve faydalı olduğuyla değil o ilim ile para kazanıp kazanamadığı ilgilenir olmuş şahıslar… İyilik ve insanlık namına ödül alabilecek kadar mükemmel olan kişiler kazançlarına göre hürmet görür olmuş… Çok kazanabilmek uğruna sosyal medyada çiğnenmeyen değer kalmamış neredeyse… İyiyi göstermek, “Bu ahlakımıza daha uygun.” demek neredeyse suç olarak algılanacak hale gelmiş… En kültürlü diye tanımladığımız insanların bile sırf daha fazla hürmet görmek için dünyanın borcuna girerek evini, arabasını, eşyasını hatta kıyafetlerini bile en pahalısından aldıklarına şahit olmuşluğumuz vardır hepimizin… Televizyonlardan duyduğumuz onca yolsuzluk, hırsızlık, dolandırıcılık haberlerinin temelinde ‘maddi değer yargısı’ başı çeker… Uğruna nice değeri hiçe saydığımız zenginlik değer yargısı…

       Üzülerek söylüyorum ki toplumun çoğunluğunda, (Çoğunluğunda diyorum çünkü halâ ahlaki değer yargıları muhteşem olanlar, şükür ki, var.) maddi değer yargısı, ahlaki ve dini değer yargılarımızın önüne çoktan geçmiş. Şekle verilen değer manaya verilen değerin tepesinden bakar olmuş. Bu çok ama çok üzücü…

        Abarttığımı düşünenler olabilir. Onlara bir önerim var. Gelin sevildiğimiz, saygı gördüğümüz bir mekâna her zaman gittiğimiz araba ile değil de yürüyerek giriş yapmalım, her zaman giydiğimiz markalı ve dikkat çeken kıyafetleri değil de sıradan, albenisi olmayan kıyafetleri giyerek gidelim. Bir test edelim. Testin sonucunda bırakın sevgi, saygı ve hürmetle ağırlanmayı; kendimizi tanıtmak zorunda kalacağız ve belki de daha önceden gelen kişi olduğumuza inandıramayacağız oradakileri. Ya da tanısalar bile eski ekonomik güce sahip olmadığınızı düşünüp umursamayacaklar bizi… Çünkü orada gösterilen sevgi, saygı ve hürmet insana değildi. Oradaki saygı o mekânın elde edeceği ranta ve kazanca idi… İşte bu ve buna benzer sebeplerden dolayı insanlar değer yargılarının en başına ‘Ekonomik değer yargılarını’ koyuyor. Hem de neleri neleri hiçe sayarak. Ahlaki değer yargılarımızı çiğneyerek…

       Nasrettin Hoca, “Ye kürküm ye.” Derken asırlar öncesinden ne kadar da güzel özetlemiş durumu… Kürkünüze sizden daha çok ehemmiyet veren insanlara itibar etmeyelim ne olur. Etmeyelim ki bu tür insanların sayısı çoğalmasın… İtibarımız ahlaki değer yargıları güçlü olan güzel olan maneviyatı derin olan akla, ruha, kalbe, iyiliğe, dürüstlüğe, alın terine değer veren insanlara olsun. Olsun ki toplumda asıl değer görmesi gerekenler hak ettiği yeri bulabilsin. İtibarımız onlara olsun ki ekonomik değerler uğruna hiçe saydıklarımızın boynu bükük kalmasın. 

       İnsanlığımıza yakışır değer yargılarına sahip olmamız dileği ve duası ile…

Saygılar, sevgiler.


Sıradaki Habere Kaydır