Anasayfa > Köşe Yazıları  >  NİYET ETTİM

NİYET ETTİM



       O geldi!.. Kutlu zaman dilimi geldi!.. Huzuru, bereketi ve bütün cömertliği ile geldi… Af rüzgarlarının cömertçe estiği, rahmet yağmurlarının en bereketli olduğu ay geldi… O geldi!.. Cennet kapılarının sonuna kadar açıldığı, cehennem kapılarının kapandığı, şeytanların zincire vurulduğu zaman geldi… İçinde bin aydan daha hayırlı bir geceyi barındıran gözümüzün nuru Ramazan geldi…

       Bugün Ramazan-ı Şerif’in ilk günü. Bir yıl yolunu gözlediğimiz, af yağmurlarının bereketinde yıkanmayı hayal ettiğimiz kutlu bir ayın ilk günü. Heyecanla bu kutlu ayda ihya olmaya niyetlendik. Niyetlerimizi kabul eyle Allah’ım.

       Orucun maddi ve manevi nimetleri saymakla bitmezken, Allah’u Teala oruçluya verilecek sevaba sınır koymamıştır. Sınır koymamıştır ama yalan söylemeye devam edenlerin, yalanla iş yapanların aç kalmalarına Allah’ın ihtiyacı olmadığını da Peygamberimiz (s.a.v.) hadisi şeriflerinde belirtmiştir. Nefsimize söz geçirmenin, şeytanı yenmenin daha kolay olduğu bu mübarek ayı çok iyi değerlendirmek bizlere nasip olur inşallah.

       Geçen hafta, manevi tuzaklardan olan gıybetten bahsetmiş ancak tam olarak bitirememiştik kıymetli dostlar. Ramazan-ı Şerifin bereketiyle gıybetle ilgili değinemediğimiz noktalara değinmeye çalışacağız.

       Bin bir emeklerle edindiğimiz amellerimizin ahirete taşınmasını engelleyen bu tuzak için Peygamberimiz (s.a.v.) hadisi şeriflerinde, “Ateşin odunu yiyip bitirdiği gibi gıybet de sevapları yer bitirir” buyuruyor. Hayatımızı ve ahiretimizi aydınlatacak olan ibadetlerimizin, hayır ve hasenatımızın sevabı. Bin bir emekle edinmeye çalıştığımız, ahiret umudumuz olan onca amelimiz, dilimizi tutamayışımızın sonucunda sıfırlanıp gidecek. Değer mi iki lakırdı için amellerimizi yok etmeye? Başkalarının hayatlarını dilimizi kurşun yaparak mahvetmeye değer mi? Evet gıybet hem bizim hem başkalarının hayatını katleden bir kurşundur. Tek kurşunla kaç hayatı kaç ameli yerle bir ettiğimizi oturup düşünmemiz gerekiyor artık. Düşünmemiz ve nefsimizi, şeytanı yenerek dilimizi tutmamız gerekiyor. Şeytanların bağlı olduğu mübarek Ramazan ayında bunu gerçekleştirmeye başlamamız daha kolay olacaktır.

      Aleni gıybet, iftira barındıran gıybet, gizli gıybet, münafıkça gıybet, söz taşımalı gıybet, kitlesel gıybet, paylaşmalı gıybet gibi çeşitleri vardır gıybetin. Olanı anlatmak aleni gıybet olurken, olmayanı olmuş gibi anlatma iftira barındıran gıybete girer. Münafıkça gıybet ise gıybetin en utanç verici olanıdır. Bu tür gıybette kişi gıybet yapmıyormuş gibi görünür. Gıybet ettiği kişinin iyiliğini ister gibi dua eder ama hakkında söylemek istediğini vurgulayarak. Örneğin, “Allah affetsin o da bizim gibi bazen karıştırıyor. Şunları şunları yapıyor. İnşallah düzelir. Daha iyi olur.” Gibi konuşmalarda bulunur. Bir kişiden duyduğu hoş olmayan sözleri başka bir kişi ya da kişilere taşımak söz taşımalı gıybettir. Kitlesel gıybet ise gıybet edene en çok zarar veren gıybettir. Örneğin, falanca şehirliler hep böyle, gibi bir ifade kullansa o şehirde yaşayan bütün insanların gıybetini yapmış olur ve hepsinin hakkına girmiş olur. Paylaşmalı gıybette ise o gıybeti rıza ile dinleyenler gıybete ortak olmuş olurlar.

       Gıybetin potansiyel zararı korkunçtur kıymetli dostlar. Gıybet bedene değil Allah’u Teala’nın baki kıldığı ruha ve bedene zarar verir. Sevaplarımızı silip süpürür. Toplumda elle tutulur bir cezası olmayan gıybet, kaş ve göz oynatmak kadar kolaydır. Her ortamda kendine yer bulabilmesi mümkün olan bu kolay eylemin hasarı çok büyüktür. Hem gıybeti yapılan insanın üzerinde hem gıybet eden kişinin kalbinde, ruhunda hem de toplumda büyük hasarlar oluşturur. İnsanların arasından güven duygusunu kaldırırken mesafeli, temkinli ve büyük sınırları olan yapay iletişimlerin oluşmasına neden olur. Toplumun samimiyet duygusunu katleder. Böyle büyük sonuçları olduğu için Allah katında kulun mertebesini alaşağı eden bir günahtır gıybet.

       Eğer bir sorun varsa ve gerekli mercilerce sorunun çözülmesi mümkünse sorunu çözecek olan mercie şikâyet etmek konusunda gıybete müsaade verilmiştir. Burada asıl olan sorunu çözecek olan mercie durumu şikâyet etmek ve şikâyet ederken sadece olayı anlatıp yorum katmamaktır. Gıybete müsaade verilen başka bir durum ise istişare etmektir. Örneğin, ortaklık, evlilik vb. konularda araştırma yapmak için danışan kişiye yardımcı olmak konusunda müsaade edilmiştir. Bazı durumlarda kişileri tarif için o kişinin özelliklerinden bahsetmek de müsaade edilen durumlardandır. Bir de herhangi bir günahı açıktan işleyen, saklamayan, zalim olan, dinde olmayanı dine sokmaya çalışanlar hakkında gıybete müsaade edilmiştir dinimizde.

       Gıybete kendimizi ve amellerimizi kaptırmamak için çok dikkatli olmalıyız. Nefsimizle, şeytanla büyük mücadele içine girmeliyiz. Bu mücadele belki de bizim en büyük mücadelemiz olacaktır. Çünkü insan gıybete düştüğü fark edemiyor çoğu zaman. Mübarek Ramazan-ı şerifte, oruçlarımıza niyet ederken gıybet etmemeye de niyet etmeyi nasip et Allah’ım bizlere.

       Biliyoruz ki dilin verdiği zararı insana hiçbir şey ve hiçbir kimse vermiyor. Bundan yola çıkarak; “Niyet ettim orucumu tutmaya, niyet ettim dilimi yalandan ve her türlü kötü sözden korumaya, niyet ettim gıybet tuzağına düşmemeye.” diyerek ve niyetlerimizde halis olarak oruçlarımızı tutmayı nasip et Rabbim. Hayırlı Ramazanlar.

Saygılar, Sevgiler.


Sıradaki Habere Kaydır