TRAFİKTEKİ MANDALİNALAR

Günler geçer, hastalıklar, acı dolu bitmek bilmeyen geceler geçer, zulüm geçer… sonsuza denk sürecek sandığımız iyi günler geçer. İyisiyle kötüsüyle geçmeyen yoktur hayatta… Kimisi kıra döke geçer. Kimisi rehavete tutsak ederek geçer. Kimisi yüreğimizi parçalayarak geçer. Kimisi unutulmaz dersler vererek geçer. Öyle ya da böyle geçmeyen yoktur hayatta… Geçmez denilen ne varsa geçer de ölüm ile bakiye mühürlenir insan…
Günlerdir Filistin’de ölüm ile bakiye mühürlenen insanları üzülerek izliyoruz… Gün gelir onların üzerindeki bu zulüm de geçer. Umarım bir gün savaş suçluları cezalarını çekerler. Gerçi hangi ceza bu zulmün karşılığı olabilir ki? İçinde ufacık merhamet olan her insan yüreği sızlayarak, dualarla seyrediyor bu katliamı. Tarihin en utanç verici sahnelerinden biri olan bu katliam günlerdir hepimizin yüreğini parçaladı. Parçalamaya devam ediyor…
Masum çocukların üzerine bombaların yağdırıldığı katliamla yüreklerimiz parçalansa da hayat devam ediyor. Hepimiz kendi hayatlarımızın meşguliyeti içinde yol almak zorundayız. Bu sebepten dolayı bugün sizlere başımızdan geçen, ‘İyi insan her yerde iyi insandır.’ dedirten, biraz düşündüren biraz da tebessüm ettiren bir olayı anlatmak istiyorum.
Küçük kızım ile alışverişten eve dönüyorduk. Otobüsten indik. Kaldırımda yürümeye başladık. Elimdeki poşetlerden birinin delinmiş olduğunu içindeki mandalinalar caddeye doğru yuvarlandığında anladık. Altı yedi tane mandalina caddeye yuvarlandı. Saat 16.00 sıralarıydı. Gebze’yi bilenler o saatlerde trafiğin ne kadar yoğun olduğunu bilirler. Okul servisleri, iş yerlerinin servisleri, kuryeler, işten dönenler, işe gidenler… Trafiğin epey yoğun olduğu saatlerdir. İşte öyle bir anda caddeye yuvarlandı mandalinalar. O trafiğin içine girip kendimizi ve araç sürücülerini tehlikeye atmak istemediğim için mandalinaların peşine gitmedim. Benim mandalinaları kurtarmaya dair hiçbir çabam olmadığını gören kızım ağlamaya başladı. Bir taraftan trafiğin içine akan mandalinaları gösteriyor bir taraftan ağlıyordu. Ona bu trafiğe giremeyeceğimizi söylesem de ağlamasını durduramıyordu. Ben onu susturmaya çalışırken beyaz bir minibüs durdu. Mandalinaları işaret ederek toplayabileceğimizi söyledi. Hassasiyetine teşekkür ettim. Trafiğin bizim yüzümüzden durmasını istemediğimi, yola devam edebileceklerini söyledim. Ve arkamda yere bıraktığım mandalina poşetini diğer poşetlerin içine boşaltmak üzere eğildim. Ben orada uğraşırken kızım halâ ağlıyordu. Bir taraftan poşetler ile uğraşıyor bir taraftan da kızımı susturmaya çalışıyordum. Poşetleri elime alıp doğrulacakken yanımda biri belirdi. Kafasında motosiklet kaskı vardı. Avuçları mandalina ile doluydu. Mandalinaların bizim olduğunu anladım ancak bu trafikte nasıl toplayabildiğine akıl erdiremedim. Mandalinaları poşete koydu. Teşekkür ettim. Kafamı kaldırıp yola baktığımda hayretimi saklayamadım. Mutlu oldum… Duygulandım… Şaşırdım… Birkaç duyguyu bir anda yaşadım. Kızım da şaşırmıştı. Ağlaması durmuş yola doğru bakıyordu.
Meğer minibüs şoförü hareket etmemiş. Mandalinaların yere yuvarlandığını ve kızımın ağladığını gören diğer şoförler de durmuşlar. Motosikletli beyefendi ise bütün mandalinaları toplayıp bize getirmiş. Koskoca trafik altı yedi mandalina için durdu. Bir çocuk ağlıyor diye koskoca trafik durdu. Bu muhteşem bir şeydi. Başımı hafifçe eğerek ve gözlerim dolu bir şekilde teşekkür ettim trafiği durduran merhametli insanlara.
Hayatın koşuşturması içinde üstelik Filistin’de çocuklar bombalanırken bir çocuk ağlıyor diye trafiği durduran iyi insanlar ile karşılaşmak muhteşem bir şey… Allah iyilerin sayılarını artırsın. Hep dua ederiz ya ‘Allah iyiler ile karşılaştırsın.’ diye. Belki de o duaların karşılığıdır bu insanlar. Trafik akmaya başlamıştı. Biz elimizde poşetler, yüreğimizde tarifi imkânsız duygular ile kaldırımda ilerliyorduk. Eve gidene kadar mandalinaları toplayıp bize getiren motosikletli beyefendiye, trafiği durduran şoförlere dua ettim. Olayı aileme anlatırken de o iyi insanlara dua ettim. Aklıma her geldiğinde onlara dua ediyorum. Allah onların iki cihanlarını güzel eylesin, zorları onlara kolay eylesin, dileklerini gerçekleştirsin, kendilerini ve varsa çoluk çocuklarını korusun.
Dua etmemin nedeni altı yedi mandalina değil. İyi insan oldukları için merhametli oldukları için ağlayan bir çocuğu önemsedikleri için dua ediyorum. Böyle bir şeyi dünyanın hiçbir yerinde göremezsiniz. Yakın zamanda yurtdışından ziyaretimize gelen akrabalarımıza olayı anlattığımda onlar da aynısını söyledi. Sözlerime katıldılar ama bir ekleme yaptılar. “Yurtdışında böyle bir şey görülse bile onu yapan da mutlaka Türk’tür.” Dediler.
Bizim en kötü insanımız bile Avrupa’nın en iyi insanından daha merhametli daha duyarlıdır. Bu bir kültürdür. Merhamet ve iyilik duygusu daha çocuk yaşta bu kültürün çocuklarına kendini hissettirir. Kızımın hissettiği gibi.
Artık trafiğe denk geldiğimde eskisi kadar sıkılmıyorum. Belki bir çocuğun mandalinaları yere dağılmıştır, diyerek sabırla ve tebessüm ederek bekliyorum. O iyi insanların sayesinde. Dünya iyiler ile güzelleşir. İyi insan her yerde iyidir. İyiliği ile bulunduğu yeri güzelleştirir. Göz yaşlarını dindirir. Umarım iyilerin sayıları artar ve çocukların hayatlarından kan ve gözyaşı bir daha gelmemek üzere gider.
Saygılar, sevgiler.