Anasayfa > Köşe Yazıları  >  YOLCULUKLARIMIZ YARIM KALMASIN!

YOLCULUKLARIMIZ YARIM KALMASIN!



Kâinat, ruh ve düşünce dünyamızda bizleri şahane yolculuklara çıkartacak, tefekkür ettirecek ibret nişaneleriyle doludur. Bu yolculuklarımızın sonunda ömrümüzün kâr-zarar tablolarını görürüz çoğu zaman. Manevi bilançomuzun neticesini değerlendiririz. Değerlendirmelerimizin sonucunda kayan şirazelerimizi düzeltmeye çalışırız. Sağlam bir muhasebe yapabilirsek hayattaki duruşumuzu, insani durumumuzu adilce değerlendirip sınırlarımızı, olmazlarımızı, olurlarımızı, kurallarımızı ilahi emre göre yeniden belirleriz. Ruh ve düşünce dünyamızda yaptığımız bu yolculuklar hepimiz için manevi bir ihtiyaçtır.
Bu ihtiyaca binaen, bizleri ruh ve düşünce dünyamızda güzel yolculuklara çıkartacak güzel bir konumuz vardı bugün, sizlere anlatacağımız. Ancak bu hafta gerçekleşen bazı olaylar bu güzel konumuza gölge düşürüp ruh ve düşünce dünyamızda yapacağımız tefekkür yolculuklarımızı yarım bıraktırdı. O meşhur markanın, Gazze’de yapılan katliamı normalleştirme amacı güden, Müslümanlar ile dalga geçen iğrenç reklamı midemizi bulandırdı. Onun öncesinde Birleşmiş Milletlerin insani yardım adı altında, yiyeceğe muhtaç çocuklara yiyecek yerine, yiyecek şeklinde oyuncaklar göndermesi zulmün her türlüsünün çekinilmeden masum çocukların üzerinde uygulandığının kanıtıydı. Bu kanıt bile tek başına bütün dünyadaki Müslümanları ayağa kaldırmaya yeter olmalıydı…
Gerek sosyal medyada gerekse sokakta o meşhur markaya karşı açık tepkiler veriliyor. Hatta markaya ait bir mağazanın önünde bir gurup insan, tepkilerini belirten gösteriler yaptılar. Sosyal medyada gösterdikleri tepkileri paylaştılar. Haklı ve yerinde bir tepki. Paylaşımın altına bir sürü yorum yapılmıştı. O yorumlardan birisi şöyle diyordu; “İyi yapmışsınız ancak yeterli değil. Benim güzel Müslüman kardeşlerim, ekmeği ayakkabının altına aldığında ve Allah’ın adını ayakkabıların altına yazdığında da aynı tepkiyi gösterdiler. Ancak bir zaman sonra o markalar büyük indirimler yaptığında, indirimlerden yararlanmak için mağazalarını kimler ağzına kadar doldurdu dersiniz? Tabi ki Müslüman kardeşlerimiz…” Bu ve buna benzer bir sürü yorum vardı. İşin kötüsü çok haklıydılar. Genelleme yapmak istemiyorum ama işin görünen yüzünde durum böyle.
Dinimize, insanlığımıza, değerlerimize bu tür saldırılar olduğunda tepkimizi çok güzel gösteriyoruz. Bir müddet de devam ediyoruz. O saldırıyı yapan büyük markalar, kazandıkları kadar olmasa da büyük bir indirim yaptıklarında ortada ne tepki kalıyor ne insanlık ne Müslümanlık… İrademizi nasıl kıracaklarını çok iyi öğrenmişler. Ve yıllarca çok iyi çalışmışlar…
Önce markaları toplumda özellikle de gençler arasında özendirdiler. Markalarını giyen insanların daha saygın oldukları imajını oluşturdular. Daha ileriki bir safhada ‘ezik’ tabirini gençler arasına mühürlediler. Marka giymeyenleri ‘ezik’ olarak nitelendiren, markaya göre arkadaşlık belirleyen insanlar türemesine neden oldular. Şükür ki bu durumdan toplumun bütün insanları etkilenmiyor. Şükür ki değerlerine sağlam halatlarla bağlı insanlarımız var. Değerlerine pamuk ipliği ile bağlı olanlar ise yaşananlara ya hiç tepki vermiyorlar ya da ilk indirimde tepkilerini bir kenara koyup indirim mağazalarına koşuyorlar.
“Dinimiz ticarette din, dil, ırk ayrımı yapmamıştır.” Diyenler olabilir. Evet dinimiz ticarette ve alışverişte din, dil, ırk ayrımı yapmamıştır. Ancak burada ticaret işin görünen yüzüdür. Görünmeyen, aslında artık görünen, yüzü ticaretten siyasete, sanattan günlük hayata kadar her türlü mecrada, Müslümanlığın ve Müslümanların aşağılanma, alt edilme gayretidir. Bu gayreti güçlendirenler ise, ne yazık ki, yapılan her hakarette tepkilerini gösterip ardından ilk indirimde mağazalara koşan Müslümanlardır…
Filistin’de yaşanan katliamı reklam malzemesi olarak kullanan, Müslümanların acılarıyla dalga geçen marka seni de çıkartırız hayatımızdan. Birçok markayı hayatımızdan çıkarttığımız gibi seni de çıkartırız… Gerekirse pazardan alırız, olmadı dikiş öğrenip kendimiz dikeriz ama yine de almayız ürünlerini… Ayakkabıdan, kıyafete, gıdadan temizlik ürünlerine kadar birçok markayı hayatımızdan çıkarttığımız gibi seni de çıkartırız hayatımızdan. Bu kolay. Zor olan Filistin’deki katliama gözyaşı döküp de bu ve bunun gibi markalardan vazgeçemeyeceğini söyleyenleri anlamak… Zor olan bugün boykot yapıp ilk indirimde mağazalara koşanları anlamak…
Yazımızın başında, ‘bizleri ruh ve düşünce dünyamızda güzel yolculuklara çıkartacak güzel bir konumuz vardı bugün, sizlere anlatacağımız. Ancak bu hafta gerçekleşen bazı olaylar bu güzel konumuza gölge düşürüp ruh ve düşünce dünyamızda yapacağımız tefekkür yolculuklarımızı yarım bıraktırdı.’ demiştik. Eğer bizler değerlerimize yapılan saldırılara gösterdiğimiz tepkilerde istikrarlı olmazsak, varlığımızı konumlandırdığımız yerde sağlam duramazsak daha çok yolculuklarımız yarım kalır. Daha çok yollarımız, maddi manevi heyelanlarla kapanır. Sağlam iradeli, istikrarlı olmazsak yollarımız yarım, yolculuklarımız yarım kalır. Hayat yolculuğumuz… İnsanlık yolculuğumuz… Müslümanlık yolculuğumuz… Vatandaşlık yolculuğumuz… Manevi yolculuğumuz… Daha kim bilir ne yolculuklarımız yarım kalır…
Varlığımızı konumlandırdığımız yerde istikrarlı bir şekilde, çelik gibi bir iradeyle, sapasağlam durabilmek yarım kalan bütün yolculukları tamamlayabilmenin yegâne çaresidir. Dilerim bütün yolculuklarımızı alnımızın akı ile tamamlayabiliriz.
Saygılar, sevgiler


Sıradaki Habere Kaydır