Anasayfa > Köşe Yazıları  >  FORMÜLÜ REDDETMEK

FORMÜLÜ REDDETMEK



İnsan etkilenen ve etkileyen bir varlıktık. Etkilere tepkiler geliştiren bir varlıktır. Bulunduğu her ortama uyum sağlayabilme yeteneğinin temelidir bu iki özellik. İnsan her olaydan, hayatına giren her insandan, şahit olduğu her konuşmadan, okuduğu her kitaptan etkilenir. Öğretileri ve hayat tecrübesi ile etkilendiklerini hayatında ve kişiliğinde sentezler. Etkilendiği her ne varsa bir zaman sonra hayatının içinde uygun gördüğü yere oturtur onu. Bir nevi etkilendiklerimiz hayatımızın yönünü belirler.
Başka bir çerçeveden baktığımızda etkilenmek istemediklerimizden uzak durduğumuzu fark ederiz. Fikrini, yöntemlerini, hayat tarzlarını beğenmediğimiz insanlardan uzak durmayı tercih ederiz çoğu zaman. Bu tercihimizin altında yatan ana sebep, onlara benzeme korkusudur. Bu demek oluyor ki insanın fikrini, yöntemlerini, hayat tarzlarını beğenmediği kişilere de benzeme riski vardır. İnsan bu riski bertaraf edebilmek için uzak durmayı tercih etmektedir.
Halk arasında yer etmiş olan “Üzüm üzüme baka baka kararır. Bana arkadaşını söyle sana kim olduğunu söyleyeyim. İnsan bulunduğu kabın şeklini alır.” gibi sözler bu söylediklerimizi doğrular niteliktedir. Gençlik çağlarımızda büyüklerimiz bizlere sık sık bu konuda nasihat ederlerdi. “Kiminle oturup kalktığınıza dikkat edin. Her çağırılan ortama gitmeyin. İçinizde tedirginlik oluşturan yerlerden ve insanlardan uzak durun. Yalan konuştuğunu fark ettiğiniz insanlarla arkadaşlığınızı kesin.” bunlar ve bunlara benzeyen cümlelerle sürüp giderdi nasihat… O zamanlarda sıkılsak da edepsizlik etmemek için sabırla dinlerdik büyüklerimizin tavsiyelerini. Dinlediğimiz her nasihat meğer kulağımıza küpe olup karakterimize işlemiş. Üniversite yıllarımda büyüklerimin verdiği nasihat neticesinde çağrıldığım bir yere gitmemiştim. Sonrasında defalarca o çağırılan yere gitmediğim için şükrettiğimi hatırlıyorum.
Sıkıldığım bir nasihat beni tehlike sayılabilecek bir durumdan kurtardıysa o nasihat beni etkileyip hayatıma girmiştir. Sadece bu bile çevremizde bulunan gençlere nasihat etmenin önemini hatırlatmaktadır. Bizler çevremizdeki gençlere ne yazık ki nasihat etmekten çekinmeye başladık. Çünkü gençler “Nasihat” kelimesini farklı yorumlamaktalar. Yakınım olan bir gence birkaç konu hakkında nasihat etmeye çalıştım. Bana verdiği cevap “Hayatımı yönlendirmeye çalışıyorsun. Beni yargılıyorsun. Buna hakkın yok.” oldu. Amacım o genci yargılamak ya da hayıtına yön vermek değildi. Sadece karşılaşabileceği bazı durumlar için tecrübelerimi faydasına sunmuştum. Ona bunu anlattığımda, dediklerimin onu hata yapmaktan koruyabileceğini söylediğimde, “Bırakın da hata yaparak doğruyu bulayım.” cevabını verdi. Evet insanın hatalarından ders alarak doğru yolu bulması çok güzeldir. Ancak en akıllı insan başkalarının hatalarından dersler çıkartabilen insandır.
Akıllı olduğuna inandığım o güzel gencin cevabına çok incinmiştim. Kendimden çok onun adına incinmiştim. Çünkü bu düşünce üzerine devam etmek onun ilerlemesini yavaşlatacaktır. Çamurlu bir yol düşünelim. O yolda belli aralıklarla taşların döşendiğini düşünelim. Her yağmurda çamurun kabardığını ve taşları görünmez hale getirdiğini varsayalım. O yoldan daha önce geçen biri bize taşların olduğu noktaları göstererek “Bu taşlara basarak geçersen hızlı ilerlersin.” dediğinde biz o kişiyi dinlersek tecrübesinden istifade edersek gerçekten de o yolu hızlıca geçeriz. Çok daha fazla ilerleyerek yeni yollar görme şansına sahip oluruz. Üzerimiz çamurlanmadan, çamurları temizlemek için zaman ve emek harcamadan başka yolculuklara başlarız. Diğer türlüsünü yaptığımızda, o çamurlu yoldan geçen kişiyi dinlemediğimizde ise bastığımız yerden emin olmadan, tedirginlik içinde çamurlara bata çıka, ağır bir şekilde üstelik yolun sonunda çamurları temizlemek için zaman ve emek harcayarak yolu bitiririz.
Biz hatalar, içinde doğruları kendimiz bulacağız, derken yeni tecrübelere ve yeni yollara girmek için enerjimiz kalmaz. Enerjimizi yeniden toparlayana kadar zaman akıp gider. Bize sunulan tecrübelerden dersler çıkartarak doğruyu daha hızlı bulmak yerine “Hata yaparak doğruyu bulayım.” düşüncesinde inat ederken hayat avuçlarımızdan akıp gider. Neleri kaçırdığımızı ise aynı yolu tecrübelerden yararlanarak hızlıca ilerleyenlerin vardıkları noktaya bulunduğumuz yerden baktığımızda anlarız.
Bu gencin söylediği cümleye daha önce sosyal medyada denk gelmiştim. “Hata yapmaktan korkmayın. Hata yaparak ilerleyin. Tecrübe edinirsiniz.” gibi cümleler diyordu dinlediğim bir videoda. Sanırım gençlerin birçoğu bu ve bunun gibi söylemlere sosyal medyada denk gelerek etkileniyorlar. Etkilenmekte haklılar. Çünkü bunları söyleyen kişiler kendilerini uzman olarak tanıtmaktalar.
Sosyal medyada söylenen o söylemleri şuna benzetiyorum: Bir matematik problemi var. O problemi çözmek için daha önce bulunmuş hazır bir formül var. O formülü kullanmamıza izin verilmiyor da “Formülü uğraşıp kendin bul tecrübe edinirsin.” deniliyor. Formülü bulursak ne alâ soruyu çözeriz. Ya formülü bulamazsak o soruyla belki de bir ömür tüketiriz.
Başkalarının tecrübelerinden, hatalarından dersler çıkartarak ilerlemeyi reddetmek var olan bir formülü kullanmayı reddetmek gibidir. Formülü reddetmek; az zamanda çok yol almayı, yeni başlangıçlarda bambaşka deneyimler kazanmayı reddetmektir.
Büyüklerimizin verdiği nasihat bizim için önemlidir. O nasihat, kim bilir nice hataların rendesinde ufalanarak tecrübelere dönüşmüş ve bizim faydamıza sunulmuştur. Biz faydamıza sunulanı alarak ilerleyeceğiz. Ve faydamıza sunulmayanları tecrübelere dönüştürerek bizden sonraki nesillerin faydasına sunacağız. Böylece gelen her yeni nesil bir önceki neslin ilerisine gidecektir. Bu günlük hayattan felsefeye, matematikten astronomiye, sosyolojiden tıp ilmine kadar böyledir.
Kulağımızın, gönlümüzün, aklımızın nasihat ve tecrübelere hep açık olması dileğiyle.
Saygılar, sevgiler.


Sıradaki Habere Kaydır