Anasayfa > Köşe Yazıları  >  MUHAFAZA EDEBİLDİKLERİMİZ…

MUHAFAZA EDEBİLDİKLERİMİZ…



“Hani öğüdümüz bey erenler? Dünya benim diyenler. Ecel aldı, yer gizledi. Fani dünya kime kaldı? Gelimli gidimli dünya sonucu ölümlü dünya. Bu kara yer bizi de yiyecektir. En nihayet uzun yaşın ucu ölüm, sonu ayrılık.”

Dede Korkut bu sözü yaklaşık on üç asır önce söylemiştir. Ve hâlâ okuyana tesir eder. Günümüz insanları olarak, “Dünya değişti.” “İnsanlık değişti.” Söylemlerinin arkasına gizleniriz çoğu zaman. Çoğu zaman kabahatlerimizi bu söylemlerin arkasına bırakıveririz.

Evet çok şey değişti, yaşadığımız evler, bindiğimiz araçlar, gezdiğimiz sokaklar, kullandığımız aletler, alışkanlıklarımız, yaşayışlarımız değişti. Ve dahası elde etmek istediklerimiz, gayretimizin kulvarı değişti. Bütün yeniliklere adapte olduk. Teknolojiyle değişen dünyada yerimizi almayı başardık. Olması gerektiği gibi…

Asıl merak ettiğim, değişirken muhafaza edebildiklerimiz. Evet bütün bu hengâmenin içinde, her şeye rağmen içimizde muhafaza edebildiklerimizin olduğuna inanıyorum. Eğer on üç asır öncesinden Dede Korkut tesir edebiliyor ise yüreklerimize, muhafaza edebildiklerimizin varlığına ve o yanımız ile ayakta kalıp kimliğimizi koruyabildiğimize inanıyorum.

Beşinci sınıftaydık. 1991 Yılını “Yunus Emre Sevgi Yılı” ilan etmişlerdi. Okulda şiir yarışması düzenleyip, ödevler vermişlerdi. Ödevi araştırırken;

“Beni bende demen, ben de değilim

Bir ben vardır bende, benden içeru.”

Dizeleriyle karşılaştım. Çocuk aklımla ehemmiyetini fark edemediğim bu dizelerin, zihin ve ruh haritamızı çizdiğini şimdi çok iyi anlıyorum. Yunus’un bu dizeleri muhafaza edebildiklerimizin kapısı gibidir.

Ayakta durmaya çalıştığımız global dünyada, düşünce ve ruh dünyamıza yapılan onca bombardımana karşı insanlığımızın zırhıdır muhafaza etmeyi başardıklarımız. O zırhı yüreklere tesir eden, nice değerlerimiz kuvvetlendirir. Manevi hazinelerden, uyanık ruhlardan alır gücünü. Bazen doğrulukla şahlanır. Bazense gariban gözyaşı silerek yücelir, sarıp sarmalar bizi.

Dünyada ne olursa olsun ne yaşarsak yaşayalım, köklerimizden gelen değerlerden, muhafaza edebildiklerimizle tutunuruz hayata. Güvensizlik vadilerinden geçerken sarıldığımız köklerimiz ile çıkarız düze. Muhafaza edebildiğimiz köklerimiz köprümüzdür, asırlardır her uçurumda yolları birleştiriveren…

 Hayatımıza giren her yenilik ve rahatlıkla bize imkânlar sunarken maalesef unutmakta olduklarımız var. Hayatımıza giren her kolaylık bize zaman kazandırıyor.  Unuttuklarımızın içinde en mühimi bu zamanın muhasebesini yapıyor muyuz? Biz o zamanı nasıl yönetiyoruz? Doğru yönetmek için neler yapıyoruz? Kazanılan zamanda kendimize ve toplumumuza faydalı işler yapabiliyor muyuz? Zamanımızı köklerimize uygun olarak muhafaza edebiliyor muyuz?

Şimdilerde ‘Boş zaman’ diye bir söz var. Muhafaza edebildiğimiz köklerimizin en sağlamında çok çalışmak vardır. Çok çalışmayı düstur edinen bir toplumda ‘Boş zaman’ kavramı kendine yer bulamaz. Bu demek oluyor ki teknolojinin bize sunduğu imkânlardan olan zaman aralığını doğru kullanamıyoruz. ‘Boş zaman’ kavramının cümlelerimizin, hayatımızın içine girmesi ne yazık ki doğru kullanamadığımızın ispatı. Elbette ki toplumun geneline hâkim bir kelime değil. Ancak kullanım alanı da azımsanmayacak kadar çok.

Muhafaza edebildiklerimiz ile köklerimizi diri tutmaya mecburuz. Mecburuz diyorum çünkü o kökleri kurutmak isteyen çok fazla güç var. O kökler kuruduğu zaman ise kendimize, toplumumuza, ecdadımıza yabancı nesiller oluruz. Köklerinden beslenemeyen nesiller asimile olarak yok olmuşlardır tarihte. Muhafaza edebildiklerimize yenilerini ekleyip köklerimizi daha da sağlamlaştırmak istiyorsak kıymetli dostlar önce bize sunulan teknolojiyi ve o teknoloji ile edindiğimiz zamanı çok iyi kullanmalıyız. Çok çalışmalı ve üretken olmalıyız. Tembelliğin ve bohemliğin olduğu yerde başarıdan söz edilemez. Böyle bir ortamda kültür ve kökler muhafaza edilip geleceğe taşınamaz.

Muhafaza edebildiklerimizi çok çalışarak, teknolojinin imkânlarını kullanırken edinilen zamanı çok daha verimli kullanarak bizden sonraki nesillere aktarabilmek dileğiyle. Unutmayalım bizden sonraki nesillerin elinde muhafaza edebilecekleri değerlerin olması bugün bizim ne yaptığımıza bağlıdır.

Saygılar, sevgiler.


Sıradaki Habere Kaydır