Anasayfa > Genel  >  YRP Gebze’den İklim Yasası’na tepki!

YRP Gebze’den İklim Yasası’na tepki!



Yeniden Refah Partisi Gebze ilçe teşkilatı haftalık yönetim toplantısını yaptı.  Toplantıda, birim başkanları tarafından teşkilat çalışmaları ve gerçekleştirilen faaliyetler rapor olarak sunuldu. Toplantıda konuşma  yapan ilçe başkanı Engin Kılıç mecliste görüşülmeye başlanan “İklim Yasası” ile ilgili ayrıntılı bilgiler verdi.

İKLİM DEĞİŞİKLİĞİYLE MÜCADELE DEĞİL, TESLİMİYET

Türkiye’nin ilk iklim kanunu teklifi (Paris İklim Sözleşmesi) bayram tatilinin ardından Meclis Genel Kurulu’nda görüşülmeye başlandığını hatırlatan Kılıç konuşmasında, “Yeni kanunla birlikte “net sıfır emisyon” hedefleniyor. Kanun teklifi ile birlikte iklim değişikliğiyle mücadele yasal zemine kavuşturulacak. Yeni yasayla “iklim direncinin” sağlanması planlanıyor. Yeni kanun, şehirleri, altyapıyı, tarımı, hayvancılığı, yeşil alanları, su kaynaklarını koruyacak. Enerji, sanayi ve ulaştırma gibi sektörleri teknolojik ve çevre dostu yapıya kavuşturacak. Kanunla su kaynaklarının etkin yönetimi sağlanacak. Kuraklık, erozyon ve arazi tahribatının önlenmesi için çalışmalar yürütülecek. Yeni sistem ile birlikte sera gazı emisyonları maliyeti etkin bir şekilde azaltılacak. Bu düzenleme beraberinde cezaları da getirecek. Şirketlere 500 bin liradan, 10 milyon liraya kadar para cezası kesilebilecek.” Dedi.

TÜRKİYE’NİN AYAĞINA PRANGA TAKILMAK İSTENMEKTE

İktidar partisinin Paris İklim Sözleşmesi’ni  “Bu kanun, bizim suyumuzun, soluduğumuz havanın temiz kalmasını, toprağımızın bereketini, çocuklarımızın geleceğini güvence altına almak için getirilmiştir” açıklaması ile  TBMM Genel Kurulu’na sunduğunu aktaran Engin Kılıç, “küresel iklim değişikliğiyle mücadele ambalajıyla sunulsa da, amaçlarına bakıldığında bu sözleşmenin, adaletten uzak bir dayatma aracı olduğu ortadadır.” Dedi. Gelişmiş ülkelerin sanayi devriminden beri çevreye verdikleri zararın bedelini ödemediğini, Türkiye gibi gelişmekte olan ülkelerin ayaklarına pranga takılmak istenmekte olduğunu belirten Kılıç, “Bu Kanun teklifi, çiftçiyi, tüketiciyi, tarımı, gıda güvencesini, su kaynaklarını doğrudan ilgilendirmektedir. Ancak bu teklif hazırlanırken çiftçilerin, üreticilerin, tarım uzmanlarının, ziraat mühendislerinin, meslek odalarının görüşleri alınmamış ve Tarım Komisyonu sürecin dışında bırakılmıştır.” Dedi.

HAK VE ADALETE DAYALI BİR DÜNYA DÜZENİ İSTİYORUZ

Bugüne kadar ticari kaygılarla yapılan her yanlış düzenlemenin  toprakların

çoraklaşmasına, suların  ticarileşmesine, ormanların yok edilmesine neden olduğunun

unutmamaması gerektiğini belirten Başkan Kılıç, “Çiftçimiz, artan gübre, mazot ve yem maliyetleriyle üretim yapamaz hale gelirken, hayvancılık faaliyetleri önemli ölçüde sınırlandırılacak ve yapay etin önü açılacak; köylümüz önemli ölçüde toprağından koparılacaktır. Bu sözleşme, karbon emisyonlarını kısıtlamak adı altında özellikle enerji, sanayi politikalarımızı sınırlayacaktır; zaten beli bükülmüş tarım ve hayvancılık gücümüzün hepten belini kıracaktır. Milli Görüşçüler olarak hak ve adalete dayalı bir dünya düzeni istiyoruz; oysa bu anlaşma, Batı’nın çıkarlarını korurken mazlum milletleri sömürmeyi amaçlamaktadır. Her alanda bağımsızlık hedeflerimize ket vuran bu sözleşme, bağlayıcı maddeleriyle milli egemenliğimize de gölge düşürecektir.

İklim kanunu ile bazı “modeller” yani varsayımlar ortaya konmakta, bunu sonucunda oluşacak beklentiler/hedefler üzerine düzenlemeler yapılacaktır. Dünyanın ısınması, iklimin değişmesi iddiaları ve bunların sebep ve sonuçları konusunda ortaya atılan çeşitli tezler, yatırım fonları veya BM gibi uluslararası kurumların öncülüğünde çeşitli politik tercihlere dönüşebileceği göz önünde bulundurulmalıdır.” Dedi.

TBMM BU ANLAŞMAYA GEÇİT VERMEMELİ

“İklim değişikliği bahanesiyle her alandaki tam bağımsızlık ve kalkınma hedeflerimize tehdit olacak bu anlaşma, sürdürülebilir bir gelecek değil, yeni bir sömürü düzeni getiriyor!” diyen YRP Gebze İlçe Başkanı Engin Kılıç, “Sonuç olarak toplumun yoksul kesimlerinin temel gıda ve mallara daha pahalı ulaşması, günlük faaliyetlerinin denetim altına alınması, her türlü bilgisinin depolanarak tasnif edilmesi, hangi şirketin

faaliyetlerine izin verilip hangisinin verilmeyeceği, hangi şirketin krediye ulaşıp hangisinin öz sermayesi ile baş başa bırakılacağı, hangisinin para cezaları ile çökertileceği, tarımsal üretim ve su kaynaklarının kullanımını sınırlayacağı anlamına gelmektedir. Türkiye Büyük Millet Meclisi, egemenliğimizi ihlal edecek bu anlaşmaya geçit vermemeli; Milletvekillerimiz, küreselcilerin ev ödevlerini yapmak için milletimizin karşısında durmamalı, milletimizin bağımsızlığı için bu anlaşmanın karşısında durmalıdır!” dedi.


Sıradaki Habere Kaydır