Anasayfa > Köşe Yazıları  >  ASRIN FELAKETİ

ASRIN FELAKETİ



Yüreğimiz hüzün dolu. Yastayız… Binlerce canımızı yitip gitti… Acıları yüreklerimizi yaktı… Enkazların başında kurtarma ekiplerinin ‘canlı var’ sözleri milletimize umut oldu. Yaralar sarılmaya çalışılıyor. Vatanımızın iyi yürekli insanları, canhıraş bir şekilde çalışıyorlar. Bir yaraya merhem olabilme derdinde milletimiz. Kimimiz eşyası ile kimimiz parası ile kimimiz afet bölgesine giderek kimimiz ise duasıyla merhem olma derdinde. Adeta bir vücudun azaları gibi oldu milletimiz. Devlet ve millet el ele verdi. Yaraları sarmak, bir an evvel Asrın Felaketinin izlerini silebilmek için devletimiz ve milletimiz el ele verdi. Allah’ın izniyle bu felaketin izlerini sileceğiz de… Yüreklerde ve dimağlarda yarattığı yıkım elbette ki yıllarca silinmeyecek. 17 Ağustos 1999 depremini yaşayanların dimağlarında, geçen yıllara rağmen, kalan izler gibi Asrın Felaketini yaşayanlarında dimağlarında izler kalacak.
Dimağlarda kalacak olan sadece Asrın Felaketinin yarattığı izler değil. Bugün sergilenen birlik ve beraberlik ruhu. On ilde oluşan yıkımı, bütün Türkiye’nin küçüğünden büyüğüne, zengininden fakirine bir araya gelerek, kenetlenerek sarmaya çalışma gayreti de dimağlarımızın en güzel yerinde iz etti. Devletin bütün kurumları, sivil toplum kuruluşları, işçiler, memurlar, emekliler, yaşlılar, gençler, çiftçiler, iş adamları, ahırdaki düvesini satıp parasını gönderen yaşlı teyze, kefen parasını gönderen amca ve daha niceleri bir olup yaraları sarma derdinde. Büyük devletimiz ve âlicenap milletimiz kenetlenmiş vaziyette, milli ruhun en şahane örneklerini dünyaya gösteriyor bu millet. Dimağlarımızdan bu mücadele ruhu da asla silinmeyecek…
Her zaman olduğu gibi kaosları fırsat bilenler de zihinlerden silinmeyecek. Enkaz bölgelerine ulaştırılmak üzere yola çıkan tırları yağmalayanlar da unutulmayacak. Unutulmamalı ki gereken en ağır cezayı alabilsinler. Yine kaosları fırsat bilerek, ağzına geleni doğru mu yanlış mı demeden konuşanlar da unutulmayacak. Devletin kurumlarını ve milletimizin birlik ruhunu yıpratmaya çalışanlar da unutulmayacak!.. Unutulmamalı da!…
Depremin ortaya çıkardığı enerji miktarının, iki yüzden fazla atom bombasının ortaya çıkarttığı etki kadar olduğunu söylüyor uzmanlar. Yaklaşık Almanya’nın yüzölçümü kadar bir alanın etkilendiği bir deprem olduğunu da. Depremin etki alanı 1.200.000 metre kare. Lübnan’da evler hasar gördü. Mısırda insanlar kendini sokağa attı. İran ve Irak’ta evler sallandı. Türkiye üç metre yer değiştirdi. Bu Asrın Felaketi değildir de nedir?
Can kaybımızın bu kadar fazla olmasının tek sorumlusu elbette Asrın Felaketi değil. İşini düzgün yapmayan müteahhitler, mimarlar, inşaat mühendisleri ve en önemlisi uygunsuz zemine çok katlı bina yapımına izin veren görevliler. En az Asrın Felaketi kadar sorumlular yitip giden onca candan. Onca canın vebali onların da boynunda. Asrın Felaketinde işini doğru düzgün yapmayanlar da silinmeyecek dimağlardan. Silinmeyecek ki bir daha işini düzgün yapmayanların, kâr ve rant uğruna insanların canlarıyla oynayanların elleri değemesin binalara… Değemesin ki bir hiç uğruna yitip gitmesin onca can…
Ekiplerin enkazın altına doğru “Sesimi duyan var mı?” seslenişine bir tepki gelecek mi diye nefeslerimizi tutarak bekledik ekran başlarında. Enkazdan bir ses gelirse içebildik bir yudum suyumuzu. Enkazın altındakiler onca saat orada iken yediğinden, içtiğinden, yattığı yataktan utandı bir çoğumuz. Elbette bu günler geçecek. Ruhsal olarak bilemiyorum ama vatanımın fiziki yaraları bir bir sarılacak. İşte yaralar sarıldığı vakit; bugün kaostan faydalananların ceza aldığı haberlerini, yaptıklarının yanlarına kâr kalmadığı haberlerini de nefeslerimizi tutarak bekliyor olacağız. Umarım kaosun sırtlanları cezalarını hakkıyla çekerler.
Birlik ve beraberliğimize leke sürmek isteyenlere rağmen kenetlenen bu millet ve bu devlet hep var olsun inşallah. Ne savaşları ne afetleri ne badireleri birlik ve beraberlik ruhuyla, milli mücadele ruhuyla atlattı bu millet. Yine atlatacak… Belki de eskisinden çok daha gür bir seda çıkacak bu ruhtan… O günler umarım yakındır.
Rabbim bu millete bir daha böyle bir acı gösterme ne olur.
Saygılar, Sevgiler.


Sıradaki Habere Kaydır