Anasayfa > Köşe Yazıları  >  GÖZLEM YÜRÜYÜŞÜ “DUYARLI TOPLUM”

GÖZLEM YÜRÜYÜŞÜ “DUYARLI TOPLUM”



Dün hayattan akıp gider gibi yürüdüğüm caddede gözlemledim insanları. Bazen aklındaki düşünceyi koluna takıp, onunla muhabbet ederek yürüdüğü yollarda kimseyi fark etmeden ilerler ya insan, öyle yapmadım dün. Karşılaştığım, gözüme takılan insanları, görüş açımdan çıkana kadar gözlemledim. Bunu yapmamın sebebi; birbirimize, haklarımıza, hassasiyetlerimize ve toplum kurallarına duyarlılığımızı yansıtma isteğimdir. Duyarsızlıktan yakınan insanların sayısı her geçen gün artıyor çünkü…
Hemen önümde yürüyen kişi sigara içiyor. Onun ciğerlerine çekip dışarıya üflediği duman, benimle beraber ardında yürüyen diğer insanların soluduğu nefes oluyor. Bizim duyduğumuz rahatsızlığın farkında bile değil. O özgürlüğünü yaşıyor. Bizimkini katlederek… Sigarası bitti diye sevinirken, izmaritini parmaklarının arasından, geçtiği dükkânın önüne fırlattı. Caddenin kenarlarında üç ya da dört metre arayla yerleştirilmiş, ufak çöp kutularının üzerinde sigara söndürmek için küllükler varken hem de… Az ileride bir belediye görevlisi, kaldırıma atılan çöpleri elindeki kürek ve süpürge yardımıyla itina ile topluyor. Küreğine göz ucuyla baktım yanından geçerken, içinde bir sürü sigara izmariti vardı. O an, “Ey kardeş! Senin sefa ile içip, izmaritini fırlattığın sigara için başkaları mesai harcıyor. Sen özgürlüğünün tadını çıkartırken, birileri senin dumanına mahkûm oluyor.” diye haykırmak istedim. Haykırmayı hayal ederken, arkamdan hızlıca geldiğini fark edemediğim bir kadın, omuzuma çarparak yanımdan geçti. Özür dilemesini umdum. Umdum çünkü o şiddetle bir çarpmayı hissetmemesi mümkün değildi. Ben umduğum ile kaldım. O ise umursamadan yoluna devam etti…
Yolumun üzerindeki pastaneye girdim poğaça almak için. Sabahın bu saatlerinde epey kalabalık oluyor demek ki. On yaşlarındaki kızıyla kuyrukta bekleyen kadın, sıra onlara gelince iki, üç adım ilerleyerek tezgâhın önüne geldi. Kızı sıranın onlara gelmesinin heyecanı ile camekânın içindeki açmaları göstererek, “Şunlardan istiyorum anne.” dedi. Derken de gayri ihtiyari parmağını camekâna değdirdi. Tezgâhtar küçük kıza sinirlenerek, “Neden cama dokunuyorsun? Dokunma yoksa sana sildiririm.” dedi. Dediklerinde latife olaydı, ses tonuna yansırdı. O anki ses tonu ancak azarlarken kullanılırdı. Sonra ses tonunu değiştirdi, kadına döndü “Ne istemiştiniz?” dedi. Tezgâhtarın rahat tavrına daha da sinirlenen kadın, “Vazgeçtim, hiçbir şey almayacağım. Çocuklara böyle davranılan yerden alışveriş yapmam.” Cevabını vererek çocuğunun elini kavradı ve çıktı pastaneden. Şaşkın bir ifade ile çıkışlarını seyretti birkaç saniye. Ardından bana yönelerek, “Siz ne istemiştiniz?” dedi. “Hiç… Hanımefendiye katılıyorum. Çocuklara bu şekilde davranmamalısınız.” Diyerek çıktım ben de pastaneden.
Toplumun duyarlılığını yansıtmak için çıktığım gözlem yürüyüşünde, sadece duyarsızlıklara şahit oldum. Üzüldüm. Ama umudumu yitirmedim. Devam ettim gözlemlemeye. On altı yaşlarında bir genç takıldı gözüme. Sırtında okul çantası, gofret yiyerek ilerliyor. Gofreti bitirdiğinde kâğıdını iyice buruşturdu. Avucunun içinde sıktı. ‘Yere atacak mı?’ diye gözlerimi ayırmadım elinden. Gördüğü ilk çöp kutusunun yanında gevşetti avucunu. Çöp kutusuna attı çöpünü. “Biliyordum, gençlikte umut olduğunu!” Diye sevindim. “Bir genç, elindeki çöpü yere değil de çöp kutusuna attı diye sevinir mi insan?” Demeyin ne olur. Bu onun duyarlılığını gösterir. Çevreye duyarlı olan; insana, haklara, sorumluluklara da duyarlı olur…
Bir atm önünden geçerken, sıranın ona gelmesini bekleyen hamile bir kadına, öncelik vermek isteyen genç güldürdü sonra yüzümü. Daha da yeşertti umutlarımı. “Yaşasın gençlik!” demek geldi içimden. Epey zamandır yürümenin vermiş olduğu yorgunlukla, otobüse binmeye karar verdim. Otobüs tıklım tıklım değildi ama bütün koltuklar dolmuş, ayakta da üç beş kişi vardı. Oturanlardan yirmi yaşlarında olduğunu tahmin ettiğim bir genç, bana yer verdi. Tebessüm ederek, “Henüz yaşlı değilim. Teşekkür ederim.” dedim. “Benden büyük olmanız yeterli.” Dedi nezaketle.
Duyarlılık örnekleri yansıtabilmek bir yana, o örneklerin tamamının gençlerden gelmesi çok daha sevindirici. Güzel gençler, güzel aileler demektir. Sokaktaki insanlara bakarak, bulunduğunuz semtte nasıl aileler yaşadığını, toplum yapısının nasıl olduğunu anlayabilirsiniz. Çünkü her kişi ailesinin aynasıdır. Duyarlı aileler, güzel insanlar yetiştirdikçe o aynalar hep güzeli, iyiyi, umudu yansıtacak…
Gözlem yürüyüşümüzde olumsuz örneklerle karşılaşsak da iyinin, olumlunun yayılma hızının; kötüden, olumsuzdan çok daha hızlı ve bereketli olduğunu biliyoruz. İşte bu yüzden “Duyarlı Toplum” beklentimiz oldukça yüksek.
‘Kişi ailesinin aynasıdır.’ Düsturundan yola çıkarak, güzel aileler ve güzel gençlik ile geleceğe umutla bakabilmek dileğiyle.
Saygılar, sevgiler.


Sıradaki Habere Kaydır