IHLAMUR KOKULU HİKÂYE
Okul çıkışı annesine telefon etti.
-“Anneciğim Selâmün aleykum “
-“Ve aleyna aleyküm selam yavrum”
-“İkindiden sonra bizim okulun sokağına gelir misin?Bir yer buldum çok güzel,senin de görmeni istiyorum.Biraz anne-kız sohbet ederiz.”
-“Tamam inşallah İpekçiğim.”
Mutlu olmuştu annesinin gelebileceğini duyunca.Sonra derin bir nefes aldı ve:
-“Allah’ım ne büyük bir nimet nefes alabilmek,hiç farkında olmadan günde kimbilir kaç defa soluk alıp veriyoruz,sanki sıradan birşeymiş gibi.Oysa şükür sebebi!”dedi.
Annesi namazını kılıp gelecekti. O da gidecekleri restoranta yakın olan camiye doğru ilerledi.Namaz kılıp,annesiyle buluşacağı yere gitti.
Anne-kız buluştular. Sonra küçük,güzel,bahçe içinde bir restoranta girdiler.Annesi gözlerini kapadı,derin bir nefes aldı.
-“İpek,nasıl oldu da burayı tercih ettin?Misss gibi ıhlamur ağacı kokuyor burası “dedi.
İpek tatlı tatlı gülümsedi annesine.
-“Geçen gün buradan geçiyordum,hava rüzgârlıydı.Dalgın dalgın yürürken,yüzüme çarpan ıhlamur kokusu ,kendime getirdi beni.Tam çocukluğumdaki gibi adımlarımı sıklaştırıp,burnumu tıkayacaktım ki…Vazgeçtim!”
Annesi:
-“Aaa,hayret!Neden?” dedi.
İpek:
-“Ihlamura şans verdim anne” deyip tebessüm etti.Annesi biraz şaşkın,biraz mutlu,biraz da hayranlıkla tuttu kızının elini.
-“Merak ediyorum hikâyenin devamını ” dedi.
-“Küçükken,geceleri anneannemden dönerken bu koku içine işlerdi.Sokağın başındaki kocaman ıhlamur ağacı…Yüzüme dokunan o kokudan ,hızlı adımlarla sokağın sonuna doğru kaçardım. Ama sen az önceki gibi duraksar,gözlerini kapatır ve derin derin içine çekerdin ıhlamur kokusunu.Mutlu olurdun,huzur yerleşirdi yüzüne. Ben de “offf,hiçte güzel kokmuyor ” diye söylenirdim.
Annesi sanki geçmişe dönmüş gibi,o anları bir daha yaşıyor gibi dinliyordu. İpek devam etti.
-“İşte bu sokaktan geçerken,ıhlamur kokusu sanki eski bir dostla kucaklaşırcasına doldu ciğerlerime.Kokusu ağır gelmedi.Aynı senin yaptığın gibi gözlerimi kapatıp derin derin çektim bu kokuyu içime. Rüzgârla karışık ıhlamurun rayihasının yüzümü okşamasına izin verdim.Acaba ıhlamur ağacı ben büyüdüğüm için mi güzel kokuyordu ?Yoksa,güzel koktuğunu idrak ettiğim için mi büyüdüm anne?dedi.
Annesi:
-“Canım kızım benim,işte hayatta böyle değil mi?” dedi.
Ipek:
-“Nasıl yani anneciğim?”
-“Hani bazen önyargı ile karar veririz ya bu durum ona benzedi.Sen ıhlamura hiç fırsat vermemiştin.Çünkü hanımeline meftundun.Herkesin öncelikleri olabilir.Ama bu önceliklerin dışında da güzellikler olduğunu unutmamak gerekir.Bazen hayat en sevdiğinden hanımeli kokar.Bazen de tercihin olmasa da ıhlamur…Ama bakarsın ki ıhlamur da güzeldir. Ya da hiç aklında yokken bir gülün kokusu çeker seni kendisine…
Rasulullah (S.A.V) :
“Sevdiğini ölçülü sev,belki bir gün düşmanın olabilir.Kızdığına da ölçülü kız,belki bir gün dostun olabilir “(Tirmizi) buyuruyor. Şartlar insanın fikirlerini ve duygularını değiştirebilir.Bu nedenle önyargı sadece büyük bir yanılgıdır. Misss gibi bir ıhlamur kokusu nasıl güzel tefekkür ettirdi bizi ,sağol kızım. “
İpek:
-“Maksadım seni mutlu etmekti,ama her zaman ki gibi hayata dair güzel bir ders oldu bana. İyi ki varsın annem.”
-“Sen de canım benim.Marifet her an,herşeyde Allah’ı hissetmek,doğru ve yanlışı idrakta gayret etmek değil mi?Ihlamura verdiğin şansı sakın kendinden ve çevrendrkilerden esirgeme kızım.”
🌹🌹🌹🌹🌹🌹🌹🌹🌹🌹🌹🌹🌹🌹🌹🌹🌹
Herkesin güzel algısı,öncelikleri,hobileri,fobileri farklıdır. Bizi "biz" yapan özelliklerimiz...Kimine göre güzel kokmayan ıhlamur,kimine göre de huzurun kokusudur. Önemli olan herkesin fikrine saygı duyabilmek ve her şeye rağmen yaradılanı Yaratandan ötürü sevmeyi başarmak...
İlk defa gördüğünüz biri için "soğuk biri,hoşlanmadım" deyip sonradan dost olmanız gibi...
"Hiç sevmem pembeyi" derken ,arkadaşınızın hediye ettiği pembe gömleği hatıra binaen kullanıp,size ne kadar yakıştığını farketmeniz gibi...
Küçükken sevmediğiniz pırasanın ,en sevdiğiniz yemek olması gibi…
Hayatta herşey bir fırsatı hakeder.Rabbimiz Kur’an-ı Kerim’de şöyle buyuruyor:”Hislerinize uyup,adaletten sapmayın.”(Nisa,135 ) Öyleyse imtihan için şöyle bir uğradığımız bu dünyada,en küçük bir hadiseye bile önyargı ile yaklaşmaktan uzak durmalıyız.
Kelebeğin ömrü kadar kısa olan ömrümüzde ;
Aslında ıhlamurun güzel koktuğunu,pırasanın lezzetli olduğunu,yeni taşınan komşunun soğuk değil içe dönük bir yapısı olduğunu,dargın olduğunuz arkadaşınızın da haklılık payı bulunduğunu,sizi buluşma yerinde bekleten dostunuzun geçerli bir mazereti olduğunu vs.vs.vs. idrak etmek için bir şans vermeniz kâfi. Rabbimiz tüm eksik ve kusurlarımıza rağmen bize her an fırsat veriyorsa,biz de bir fırsat vermeliyiz kendimize ve çevremize..
Şimdi bir fırsat verin kendinize! Düşünün;
-Bana ne Filistinden!
-Toprak satmışlar!
-Bana dokunmayan yılan bin yaşasın!
-Hayatımızı yaşamayalım mı?
-Boykottan ne olacak?
-Vazgeçemiyorum bu lezzetten!
-Ama bu marka kaliteli!?
Diye uzayıp giden bahaneler listeniz varsa …
Sinenizdeki kocaman taşı atıp, orada kalbiniz olduğunu görün ve ona izin verin …
Bakın dünya nasıl güzelleşiyor.
İnsanca ve kulca olana her zaman öncelik veren, güzellikten uzaklaştıracak olandan gönüllü kaçanlardan olabilmek duası ile…