İSİMSİZ DUALAR

Ağır adımlarla yürüyordu genç kadın. Duruşu öyle bezgindi ki omuzlarında dünyanın yükünü taşıyor gibiydi. Evden çıkmak için çok büyük gayret sarfetmişti. Eskiden bir kuş gibi çıkardı evden. Aynı hafiflik ve neşe ile işyerine giderdi. Döndüğünde ise evin işlerini bir çırpıda yapardı. Hareket ile geçen güne rağmen neşesinden hiçbir şey kaybetmezdi. Şimdi ise mecburi durumlar dışında evden çıkmıyordu. Her zaman yorgun, halsiz ve mutsuzdu. Bu şikâyetleri için doktora dahi gitmemişti. İçinden gelmiyordu. Kimse de “Sen böyle değildin, bu halin normal değil, gel doktora gidelim.” demiyordu. Bu cümleyi en çok eşinden bekliyordu genç kadın. Aileleri zaten uzakta idi. Çocukları yoktu. On yıldır evlerine minik bir nefesin gelmesi için gayret gösteriyorlardı. En son uyguladıkları tedavi de olumsuzlukla sonuçlanınca umutları yerle yeksan olmuştu. Ama bu halsizliğinin, mutsuzluğun onunla bir ilgisi olmadığını düşünüyordu genç kadın. Çünkü son denedikleri tedaviye başlamadan önce de aynı hâl üzerindeydi.
Ağır adımlarla yürüyordu genç kadın. Hayatta hiçbir şey için acele edecek dermanı yoktu. Etrafına bakıyordu. Ağaçların gökyüzüne uzanan dallarına baktı. Bir çınar ağacının dallarında kalan sarı yapraklarında gezdirdi gözlerini. O sarı yapraklar, başka bir hüznü içine salmıştı ki ağacın hemen dibinde filizlenen fidanı gördü. Koca çınar ağacının yanında büyümeye çalışan gencecik bir filiz. O filize bakarken yüzünde ufak bir tebessüm oluştu. Adımları az da olsa hızlanmıştı. Caddeye az kalmıştı. Otobüs durağının olduğu yöne yürüdü. Kalabalık caddede yürürken karşıdan gelen kadının yüzündeki içten ve derin tebessümü gördü. O an mutlu olmak istedi. Eskiden kendisi de ufacık şeylerden mutlu olurdu. Otobüs durağında beklerken üzerinde üniforma olan bir gencin telefonla konuşurken attığı kahkahaya şahit oldu. Ne kadar da güzel ve kolay kahkaha atıyordu. Kendisinin bir daha hiç kahkaha atamayacağını düşündü. Bu düşüncelerle bindi gelen otobüse. Boş bir yere oturdu. İki durak sonra yaşlı bir kadın bindi otobüse. Bütün halsizliğine rağmen yaşlı kadına yer verdi. Bu ufacık iyiliği yapmak onu mutlu etmişti. Yaşlı kadın “Her ne derdin varsa hepsi uçup gitsin. Allah seni hep mutlu etsin. Ne dileğin varsa gerçekleşsin.” diyerek dua etti genç kadına. Çınar ağacının yanında gördüğü genç filizden sonra bir kez daha tebessüm belirmişti yüzünde. Oysa aylardır tebessüm etmiyordu genç kadın. Sanki her şeye küs gibiydi.
Yaşlı teyzenin duası umut olmuştu genç kadına. İşini hallettikten sonra hastaneye gitti. Doktora durumunu anlattı. Bütün değerlerine bakıldı. Vitamin değerlerinin çok düşük olduğu anlaşıldı. Doktor gereken ilaçları verdi. Genç kadın günden güne eski enerjisine ve neşesine kavuşmaya başladı. Altı ay sonra hamile olduğunu öğrendi. Şimdi bebeklerinin gelmelerini dört gözle bekliyorlar.
Hayat hep aynı devam etmez kıymetli dostlar. Bitmez sandığımız acılar, hastalıklar, üzüntüler mutlaka biter. Yolun bir yerlerinde bir viraj vardır. O virajı dönünce güzellikler karşılar bizi. Hep yokuş çıkmak zorunda olduğumuzu düşünürüz. Oysa yokuşun sonunda düzlüklerde güzellikler karşılar bizi. O güzelliklere kavuşmak bazen basit bir sebebe bağlanır.
Basit bir iyilik, içten bir dua çıkartır bizi düzlüğe. Genç kadın, yaşlı teyzeye yer verdiğinde teyze ne kadar içten ve güzel dua etmişti. O an oturabilmek yaşlı teyze için ne kadar önemliydi kim bilir? Önemine binaen ettiği dua da o kadar içtendi. Bazen güzelliklere kavuşmak bir duaya, ufak bir iyiliğe bakar.
Yıllar önce küçük kızımla hastaneye giderken aynı zorluğu yaşamıştım. Gebze-Harem minibüslerine biniyorduk hastaneye giderken. O minibüslere binenler bilir. Belli saatlerde çok dolu olur. Kucağımda ufak çocuk, sırtımda bebek çantası ile zar zor binebilmiştim minibüse. Binebilmiştim ancak oturacak yer yoktu. İlerledikçe kucağımdaki evladımın ağırlığı artıyor gibiydi. Minibüste gençler olmasına rağmen altmış yaşlarında bir amca yer vermişti bana. İçimden o amcaya çok dua etmiştim. Duamın içtenliğini şimdi bile hatırlıyorum. Aklıma her geldiğinde de dua ederim. Allah razı olsun ondan ve onun gibi duyarlı insanlardan. Bizim ettiğimiz dua amcanın hayatına güzellikler getirdi mi bilemeyiz. Ancak güzellikler güzellikleri takip eder. İyilikler iyilerle taçlanır.
İsimsiz duaları, isimsiz dua edenleri olmalı insanın. Tanımadığına iyilik edebildiği gibi tanımadığına da dua edebilmeli insan. İsimlerini dahi bilmediğimiz insanlardan dua alabilmek ne kadar güzeldir.
İnsan hangi yokuşu hangi sebeple çıkabildiğini, hangi dertten hangi niyetle kurtulduğunu, hangi güzelliğe kimin vesilesiyle kavuştuğunu bilemez. Bunun için iyi insan olup güzel sebeplerle, iyi niyetlerle yol almaya çalışmak gerekir. Böyle yapmak bizi hem bu dünyanın hem sonsuzluğun güzelliklerine kavuşturur. İsimsiz duaların muhatabı olabilmek ve tanımadığımız kimselere dua edebilmek riyanın bulaşamadığı güzelliklerdendir.
İsimsiz dualar ile düzlüklere çıkabilmek, virajların sonunda güzelliklere şahit olarak ilerleyebilmek dileği ve duasıyla.