ŞEHADET YOLU

Bastığın yerleri “toprak” diyerek geçme tanı:
Düşün altında binlerce kefensiz yatanı.
Sen şehit oğlusun, incitme, yazıktır atanı:
Verme, dünyaları alsan da bu cennet vatanı.
İstiklâl Marşı’mız ile başlamak istedik sözlerimize. İstiklâl Marşımız bizlere ne güzel öğüt vermiştir. Bu topraklar şehit kanlarıyla sulanmıştır. Bastığımız yer toprak değil şehit yurdudur… Vatanımızın bağrı şehitler yurdu gibidir… Vatanımızın bağrı yine şehitlere açıldı geçtiğimiz günlerde. Vatan sağ olsun diye, bayrak dalgalansın diye, milletimizin özgürlüğüne gölge düşmesin diye canlarını feda eden kahraman şehitlerimiz…
Şanlı ordumuzun her askeri, şehitlik yolunda olduğunun bilinciyle gidiyor her operasyona. Şehitlerimizden birinin bir videosu var sosyal medyada. “Komutanım yolumuz ne yolu?” diye soruyor. Komutanı hiç düşünmeden “Şehadet yolu.” diyor. Onlar görev bilincinden çok daha yüce bir duyguyla yol alıyorlar. Vatan uğruna, şehadet şerbeti içmek gayesini bir madalyon gibi göğüslerinde taşıyorlar… Yüce kitabımız Kur’an-ı Kerimde, Âl-i İmran suresinde, “O şehitler Allah’ın kendilerine bağışladığı nimetlerle sonsuz mutluluk duyarlar. (171. Ayet)” diyor. Şehidimizin o videoda yüzüne baktığımızda, Allah’ın kendilerine bağışlamaya söz verdiği nimetlerin mutluluğunun daha şehit olmadan yüzüne yansıdığını görüyoruz. Yolumuz, şehadet yolu, derken sanki düğüne bayrama gidiyormuş gibi tebessüm ediyor… Halâ bu topraklar vatanımızsa, yüzyıllardan beri bitmeyen düşmanların ve düşmanlıkların karşısında halâ bir vatanımız varsa, şehadet yolunda, şehadet şerbeti içmeye ant içmiş kahramanlarımız var diyedir…
Şehitlerimiz en kıymetli varlıklarını, canlarını, hiç düşünmeden vatana hediye ettiler. Onlar canlarını feda ederken bizler ne yapıyorduk? Ya da şöyle söyleyeyim, bizler güvenle vatanımızda yaşayalım diye birilerinin canlarından vazgeçtiğinin farkında olarak mı hayatlarımızı idame ettiriyoruz? Vatan için canından vazgeçenlere layık bir hayat yaşıyor muyuz? Böyle bir düsturumuz var mı? Üzerinden birkaç gün geçtikten sonra vatan için yiten canlarımızı, kahraman şehitlerimizi unutacak bir hafızaya mı sahibiz? Yoksa attığımız her adımda, bastığımız yerlerin toprak olmadığının bilincinde olan vefakâr insanlar mıyız?
O gencecik canlar vatan için toprağa giriyorlarsa bizim de vatan için yapacaklarımız elbette vardır. Olmalıdır… Örneğin hangi mesleği icra ediyorsak o mesleği en iyi en güzel en dürüst şekilde yaparak, yetiştirdiğimiz evlatları vatan, millet şuuruyla yetiştirerek, vatanın nasıl bedeller ödenerek muhafaza edildiğini her daim hatırlayarak ve hatırlatarak yaşamak, yapacaklarımızın listesinde olmalıdır.
Bugün vatana ait bir tarihi eseri kaçırmaya çalışanlara cezalar vardır. Olmalıdır da. Ancak en az o tarihi eserlere sahip çıktığımız kadar milletimiz insanının beyinlerine ve yüreklerine de sahip çıkmalıyız. Milletimizin her ferdinin beyninde ve yüreğinde vatan sevgisi, vatana sahip çıkma arzusu, değerlerine sahip çıkma gayesi olmalıdır. Şehitlerimiz, kanlarıyla vatan toprağını sularken bizler de milletimiz insanlarının beyinlerini ve kalplerini diri tutacak pınarların sularını kuvvetlendirmeliyiz. Çünkü toplumumuzda kimlik kargaşası yaşayan, ne ile şahlanabileceğimizi unutan insanlarımızın sayısı azımsanmayacak derecede.
Şehitlerimiz toprağa gireli daha üç gün oldu. Gündemimiz hemen değişti. Bizim olmayan ancak kapitalizmin ve başka nedenlerin bize dayattığı yılbaşına odaklanmış durumdayız. Marketlerden tutun da mağazalara kadar koca koca süsler, ağaçlar, kar görünümlü yazılar her yeri sarmış. Biz kimiz? Neyiz biz? Daha üç gün önce bu vatan için şehit olan canlarımıza yanmamış mıydı içimiz? Acıları bu kadar çabuk unutup kutlamalara dalacak kadar duyarsız mıyız? Gerçekten bu kadar kör, sağır ve dilsiz mi oldu kalbimiz. Gerçekten bu kadar idrak etmekten yoksun muyuz? Bu soruların cevaplarını müsbet bir şekilde verebilmek olmalıdır amacımız.
Kahraman şehitlerimiz, şehadet yolunda, şehadet şerbetini içerek toprağa düşerken; vatan uğruna, şehadet şerbeti içmek gayesini bir madalyon gibi göğüslerinde taşıyarak toprağa girerken; bizler hayat yolumuzda attığımız adımları toprağın altındakileri düşünerek atmayı başarabilecek miyiz? Cümlemize vatan, millet şuuruyla yaşayan, değerlerinin kıymetini bilen insanlar olabilmeyi ve öyle nesiller yetiştirebilmeyi nasip et Allah’ım…
Şehitler ölmez, vatan bölünmez…
Saygılar, sevgiler.