Trabzon: Fetih, İşgal ve Kurtuluşun Hikâyesi

Tarih, yalnızca fetihlerle değil, aynı zamanda direniş ve kurtuluş mücadeleleriyle de yazılır. İstanbul’un fethi, Türk tarihinin en önemli dönüm noktalarından biri olarak anlatılırken, Trabzon’un fethi ve kurtuluşu çoğu zaman gölgede kalıyor. Oysa Trabzon, Osmanlı’nın doğudaki en stratejik kalelerinden biri olarak, hem Fatih Sultan Mehmet’in fetih siyasetinde hem de Birinci Dünya Savaşı’nın sancılı günlerinde önemli bir yere sahiptir. 24 Şubat 1918, Trabzon’un düşman işgalinden kurtuluşunun yıl dönümüdür. Ancak bu kurtuluşun ne anlama geldiğini, hangi bedellerle kazanıldığını ne kadar biliyoruz?
Fetihten İşgale Trabzon’un Stratejik Önemi
Trabzon, Anadolu’nun Karadeniz’e açılan kapısıydı. Osmanlı öncesinde Komnenos Hanedanı’nın başkenti olan bu şehir, Bizans’ın mirasçılarından biri olarak Osmanlı’nın dikkatinden kaçamazdı. 1461 yılında Fatih Sultan Mehmet, uzun bir kuşatmanın ardından Trabzon’u Osmanlı topraklarına katarken, burada kurduğu düzenin yüzyıllar boyunca korunmasını hedeflemişti. Ancak tarih, her zaman fetihler kadar kayıpları da yazıyordu.
Birinci Dünya Savaşı başladığında, Osmanlı’nın doğu sınırları Rus tehdidi altındaydı. 1916 yılında Rus orduları, Karadeniz kıyılarından ilerleyerek Trabzon’u işgal etti. Bu işgal, yalnızca askeri bir operasyon değil, aynı zamanda Trabzon halkının en acı günlerini yaşadığı bir dönemin başlangıcıydı. Şehirde kalanlar için Rus zulmü, Ermeni ve Rum çetelerinin baskısı dayanılmaz hale gelmişti. Kaçabilenler muhacir olup yollara düştü, geride kalanlar ise baskı ve zulüm altında yaşamaya mahkûm oldu.
Muhacirlik: Bir Toplumun Acı Göçü
Karadeniz’in en acı yılları 1915-1917 arasında yaşandı. Rusların ilerleyişi karşısında yüz binlerce insan göç etmek zorunda kaldı. Bu göç, bir yerden bir yere yapılan sıradan bir yolculuk değildi. Açlık, hastalık ve bitmek bilmeyen yollar, muhacirlik yıllarını bir ölüm yürüyüşüne çevirdi. Muhacirler, Erzurum’dan Sivas’a, Samsun’dan Adapazarı’na kadar uzanan geniş bir coğrafyada hayatta kalma mücadelesi verdi.
Ahmet Canım isimli bir Trabzonlunun anlatımları, bu yılların ne denli acı olduğunu gözler önüne seriyor:
“Babam, muhacirlik yıllarında Rus çetelerinden kaçarken bir gece karla kaplı ormanda kaybolmuş. Günlerce aç susuz yürüyerek Bolu’ya ulaşmış. Yol boyunca pek çok kişinin soğuktan donarak öldüğünü anlatırdı. Kaçabilenler şanslıydı, ya kalanlar? Onlar için ölüm bile kurtuluş sayılırdı.”
Bu yıllar, Trabzon’un sadece askeri olarak değil, insanlık açısından da büyük bir sınavdan geçtiği dönemlerdi.
Harşit Vadisi: Karadeniz’in Çanakkale’si
Trabzon’un işgal yıllarında en önemli savunma noktalarından biri Harşit Vadisi oldu. Tarihçiler, burayı “Karadeniz’in Çanakkale’si” olarak nitelendirir. Çünkü burada Türk birlikleri, aylarca süren direnişleriyle Rusların ilerleyişini durdurmayı başarmıştı. Eğer Harşit Vadisi düşseydi, Ruslar Karadeniz’in iç kesimlerine kadar ilerleyebilir ve Kurtuluş Savaşı’nın gidişatını değiştirebilirdi.
Rusların Harşit Vadisi’ni geçememesinin bir diğer önemli sonucu ise 1918’de Trabzon’un kurtuluşunun önünü açmasıydı. Direniş, hem Osmanlı ordusunun hem de yerel milis güçlerinin cansiperane mücadelesiyle mümkün oldu.
Trabzon’un Kurtuluşu ve Yeniden Dirilişi
24 Şubat 1918’de Trabzon, Rus işgalinden kurtuldu. Ancak bu, bir anda gerçekleşen bir zafer değil, uzun süren mücadelenin sonucuydu. Osmanlı’nın doğu cephesinde elde ettiği başarılar ve Rusya’daki iç karışıklıklar, işgalci kuvvetlerin bölgeden çekilmesine neden oldu. Ancak Trabzon, kurtulduğunda artık eski Trabzon değildi.
Şehir, işgalin izlerini taşırken, halkı ise büyük bir yeniden inşa sürecine girdi. Geri dönen muhacirler, evlerini harabe halde buldu. Ekonomik çöküntü, tarımsal üretimin durması ve ticaret yollarının kesilmesi, halkın uzun yıllar boyunca toparlanmasını zorlaştırdı.
Trabzon’un kurtuluşu, sadece askeri bir zafer değil, aynı zamanda bir milletin yeniden ayağa kalkışının da sembolüdür. Ancak bu tarih ne yazık ki yeterince anlatılmıyor. İstanbul’un fethi kadar Trabzon’un fethi ve kurtuluşu da genç nesillere aktarılmalı. Çünkü bu şehir, hem Osmanlı için hem de Cumhuriyet dönemi için önemli bir tarihsel mirasa sahiptir.
Unutulmaması Gereken Şehitler
Bugün Trabzon’un kurtuluşunu kutlarken, unutmamamız gereken bir şey var: Bu zafer, şehitlerin kanıyla kazanıldı. Trabzon, 1. Dünya Savaşı ve Kurtuluş Savaşı boyunca 1230 şehit verdi. Bu şehitler, yalnızca bir rakam değil, her biri bir ailenin kaybı, bir milletin fedakârlık sembolüdür.
Trabzon’un kurtuluş günlerinde eğlenceler düzenlenirken, bu şehitlerimiz için dualar edilmesi, onların hatırasının yaşatılması gerekiyor. Şehit torunları olarak bizlere düşen görev, tarihimize sahip çıkmak ve bu mücadeleyi gelecek nesillere anlatmaktır.
Son Söz
Tarih, unutulursa tekerrür eder. Trabzon’un işgali ve kurtuluşu, bir milletin hafızasında her zaman diri tutulması gereken olaylardır. Çünkü Trabzon sadece bir şehir değil, bir direnişin ve zaferin adıdır.
Bugün 24 Şubat… Trabzon’un kurtuluşunu kutlarken, şehitlerimizi rahmetle anıyor, onların aziz hatıraları önünde saygıyla eğiliyoruz.



