TÜBİTAK TEKNOKENT ZİYARETİ VE BİLİM TARİHİ MÜZESİ İHTİYACI

Bilim ve teknoloji, ülkelerin gelişmişlik düzeylerini belirleyen en önemli faktörlerden biridir. Türkiye de bu alanda son yıllarda ciddi atılımlar yapmış, önemli projelere imza atmıştır. Ancak, bilimsel gelişmelerin sürdürülebilirliği ve geçmiş başarıların kayıt altına alınması için bilim tarihi müzelerinin kurulması büyük bir ihtiyaç olarak karşımıza çıkmaktadır. İşte bu sebeple, Bilişim ve Teknoloji Vakfı olarak TÜBİTAK Marmara Teknokent’e gerçekleştirdiğimiz ziyaret, bu konuyu tekrar gündeme getirmek için önemli bir vesile oldu.
TÜBİTAK TEKNOKENT’TE GURUR VERİCİ GELİŞMELER
Bilişim ve Teknoloji Vakfı yönetim ve mütevelli heyeti olarak gerçekleştirdiğimiz TÜBİTAK Marmara Teknokent (MARTEK) ziyaretinde, Teknopark’ın başarı hikayelerini ve Türkiye’nin bilimsel araştırmalarına yaptığı katkıları birinci ağızdan dinleme fırsatı bulduk. MARTEK, Türkiye’deki 100 teknokent arasında 6. sırada yer alarak, ülkemizin inovasyon ve teknoloji üretiminde ne kadar ilerlediğinin somut bir göstergesi olmuştur.
Bu ziyaret sırasında, TÜBİTAK’ın özellikle savunma sanayii, biyoteknoloji, uzay araştırmaları ve yerli otomobil üretimi gibi kritik alanlarda yaptığı çalışmaların ne kadar önemli olduğu bir kez daha ortaya çıktı. Ancak, tüm bu gelişmelere rağmen, Türkiye’nin bilim ve teknoloji tarihini anlatan kapsamlı bir müzeye sahip olmaması büyük bir eksiklik olarak göze çarpmaktadır.
BİLİM, TEKNOLOJİ VE SANAYİ TARİHİ MÜZESİ KURULMALI
1972 yılında Gebze’de 7 milyon metrekarelik alan üzerine kurulan TÜBİTAK Marmara Araştırma Merkezi, Türkiye’nin bilim ve teknoloji alanındaki en büyük araştırma kuruluşlarından biridir. Ancak bu köklü kurumun geçmişine dair bilgilerin, yapılan bilimsel çalışmaların, projelerin ve başarı hikayelerinin geniş bir kamuoyuyla paylaşılabileceği bir müze hâlâ kurulmuş değil.
Bilim tarihine sahip çıkmak, gelecek nesillere ilham vermek ve Türkiye’nin bilimsel ilerleyişini gözler önüne sermek adına TÜBİTAK bünyesinde bir Bilim, Teknoloji ve Sanayi Tarihi Müzesi kurulması kaçınılmazdır. Böylesine bir müze, bilim insanlarının keşiflerini, TÜBİTAK’ın önemli projelerini, sanayi devriminden günümüze Türkiye’nin bilimsel yolculuğunu sergileyerek, gençlerin bu alana ilgisini artıracaktır.
Bu önerimizi, TÜBİTAK Marmara Teknokent Genel Müdürü Sn. Mehmet Ali Okur’a bizzat ilettik ve konu üzerine detaylı bir fikir alışverişinde bulunduk. Sayın Okur’un bu öneriye sıcak bakması, bu projenin hayata geçirilmesi açısından umut verici bir gelişme oldu.
BİLİM MÜZESİ NEDEN ÖNEMLİDİR?
Dünya genelinde bilim müzeleri, hem eğitim hem de turizm açısından büyük önem taşımaktadır. Londra’daki Bilim Müzesi, Washington’daki Smithsonian Enstitüsü, Münih’teki Deutsches Museum gibi örnekler, milyonlarca ziyaretçi çekerek hem bilim tarihi konusunda bilgilendirici hem de gençleri bu alana teşvik edici işlev görmektedir. Türkiye’nin de, bu alanda bir müzeye sahip olması gereklidir.
TÜBİTAK bünyesinde kurulması önerilen müzede şunlar yer almalıdır:
Türkiye’nin bilim tarihi ve sanayileşme süreci
TÜBİTAK’ın geçmiş ve günümüzdeki projeleri
Savunma sanayii ve uzay teknolojilerindeki başarılarımız
Yerli otomobil ve diğer teknolojik projelerin gelişim süreci
Türk bilim insanlarının icatları ve keşifleri
Deney ve etkileşimli bölümler ile çocuk ve gençlerin bilime ilgisini artıracak uygulamalar
Böyle bir müzenin, TÜBİTAK’ın merkezlerinden biri olan Gebze’de hayata geçirilmesi, bölgenin bilim ve teknoloji merkezi kimliğini daha da güçlendirecektir.
GEBZE’NİN İL OLMASI VE BİLİMSEL KALKINMA
TÜBİTAK’ın Gebze’de bulunması, bölgenin bilim ve teknoloji açısından büyük bir potansiyel taşıdığını göstermektedir. Ancak, Gebze’nin halen il olmaması, bu potansiyelin tam anlamıyla değerlendirilememesine sebep olmaktadır. Eski milletvekili Eyüp Ayar’ın da dile getirdiği gibi, Gebze’nin il olması yönünde yapılacak çalışmalar, sadece bölgesel kalkınmayı değil, bilimsel gelişimi de doğrudan etkileyecektir.
Sanayi bölgeleriyle çevrili, bilim ve teknoloji yatırımlarının yoğun olduğu Gebze’nin, akademik ve bilimsel çalışmaların merkezi hâline gelmesi için il olması gerekmektedir. İl statüsü, bölgedeki üniversiteler, araştırma merkezleri ve teknoparkların daha fazla yatırım almasını sağlayarak Türkiye’nin bilim ve teknoloji üssü olma yolunda önemli bir adım olacaktır.
SONUÇ: GELECEĞE YATIRIM İÇİN BİLİM TARİHİ MÜZESİ ŞART
TÜBİTAK ziyaretimizde bir kez daha gördük ki, Türkiye’nin bilim ve teknoloji alanında geldiği nokta gurur vericidir. Ancak, geçmişimizi geleceğe taşımak ve bilim sevgisini genç nesillere aşılamak için Bilim, Teknoloji ve Sanayi Tarihi Müzesi’nin kurulması kaçınılmazdır. Böylesine bir müze, TÜBİTAK’ın geçmişini belgelendirirken, geleceğe ışık tutacak bir eğitim merkezi olarak da hizmet verecektir.
Türkiye’nin bilim ve teknoloji serüvenini anlatan bir müzeyi hayata geçirmek, geçmişte yapılan hataların tekrar edilmesini önlerken, yeni nesillere daha sağlam bir bilimsel temel sunacaktır. Bu doğrultuda, başta TÜBİTAK ve ilgili kamu kurumları olmak üzere, tüm yetkilileri bu önemli projeye destek vermeye çağırıyoruz.
Bilim ve teknolojiye yapılan her yatırım, Türkiye’nin geleceğine yapılan bir yatırımdır!






