Anasayfa > Köşe Yazıları  >  YAŞLI AMCA VE ÇÖPTEKİ EKMEK

YAŞLI AMCA VE ÇÖPTEKİ EKMEK



Geçen hafta Çarşamba günüydü işten dönerken, evimizin yakınlarında ki bir çöp konteynırından yaşlı bir amcanın ekmek bulmaya çalıştığını gördüm. Onun bu hali içimi sızlattı. Hava buz gibiydi ve kar yağıyordu. Korkulukların kenarlarından sızan sular donmuştu. “Böyle bir havada bu yaşta bir insanın çöpten ekmek toplamak zorunda kalması ne kadar acı. O bu soğukta çöplerden ekmek bulmaya çalışırken, bizler nasıl olurda evimize gidip, gönül rahatlığı ile sıcacık çorbalarımızı içebiliyoruz? Bu yaşlı amca ve bu durumda olan insanlar hiç aklımıza gelmeden hem de…” dedim kendi kendime. Ona bakarken bir sürü duyguyu aynı anda yaşadım. Acıma, kızgınlık, üzüntü bu duygulardan hangisi yaşlı amcanın çöpten ekmek topladığı gerçeğini değiştirebilirdi ki… Onu fark etmeden yanından geçen onca insan vardı. Kafalarını çevirip bakmıyorlardı bile. “Ben fark etmiştim de ne olmuştu? Fark ettiysem bir şeyler yapmalıyım. Bir şeyler ama ne?” Sorularını sorarken kendi kendime. İyice yaklaşmıştım konteynırın ve amcanın yanına. Yaşlı amcanın üzerinin gayet düzgün olduğunu gördüm. Ayakkabıları da yeniydi. “Böyle düzgün giyimli biri neden çöpte ekmek arasın?” Sorusu ona yönelen ayaklarımı diğer yöne çevirdi. Yürüyüp geçiyordum. Tıpkı az önce bahane verdiğim onca insan gibi. Kim bilir belki de onlar da benim gibi düşünüp geçmişlerdi yanından. Ben de geçiyordum. Geçiyordum ama hiç rahat değildim. “Birine yardım emek için yıkılıp dökülmesini, virane olmasını, dibe vurmasını mı bekliyorsun? Ne olmuş üzeri düzgün, ayakkabıları yeni ise? Belki de onları da bir hayır sever hediye etti. İnsan, ihtiyacı olmasa o çöpleri karıştırır mı hiç?” Diyerek kızdı vicdanım amcanın yanından öylece geçmeme. Geri dönüp konuşmak, yardım teklif etmek geçti içimden sonra. “Acaba bu davranışımla incitir miyim?” sorusu da. “En iyisi fırından sıcacık ekmek alayım, marketten süt, peynir bir de. Buradan ayrılmadan yetişirim inşallah.” Fikri ile harekete geçmek üzere, arkama baktığımda yaşlı amcanın oradan gitmiş olduğunu gördüm. Geç kalmıştım… Bir iyilik yapmak için niyetlenmiş ama aklıma gelen o kadar soru ile mücadele edip onlara cevap bulana kadar iyilik fırsatı elimden kayıp gitmişti. Peygamberimizin (s.a.v.)’in “Hayırda acele edin.” Hadis-i Şerifi yankılandı o anda beynimde. Ne yerinde bir hatırlamaydı. Ne güzel de yüzüme vurmuştu gafletimi bu hadis. Şimdi daha da üzgündüm. Hem çöpten ekmek toplamak zorunda kalan yaşlı amcaya hem de ona yardım etme fırsatını kaçıran kendimeydi üzüntüm…

Üzüntüyle dalgın dalgın yürürken bir araba durdu yanımda. Duran bizim arabaydı. Çocuklar ve eşim indi arabadan. Kafamı kaldırdığımda evin önüne çoktan geldiğimi fark ettim. Bu dalgınlığımı soran eşime sadece “Hiç” diyebildim. Gafletimi hangi kelemeler ile tarif edebilirdim ki kendime daha fazla kızmadan… Sadece bende mi böyle oluyor acaba? Bir iyilik fırsatı kapımızı çaldığında, ‘Acaba gerçekten ihtiyacı var mı? Kandırılıyor muyum acaba?’ sorularını sormadan, o sorulara cevap dahi aramadan iyilik yapabilenler var mı zamanımızda? Bizi bu hale getiren ne idi? Çok niyetleniyoruz bir şeylere ama bu tür sorular yüzünden geri duruyoruz. Oysa biz kandırılsak dahi Allah yaptığımız hayrın sevabını vereceğini vadediyor. Hatta hayra niyetlenmiş olsak, herhangi bir sebepten dolayı yapamasak bile o sevabı vereceğini vadediyor. Rabbimiz bu kadar cömertken, beynimize örülen soru ağları ile neden bir insanın hayatına dokunabilme güzelliğinden hem kendimizi hem ihtiyaç sahibini mahrum ediyoruz? Neden nefsimizin ve şeytanın sorularla kurduğu, iyiliklere engel olan tuzaklara bu kadar kolay düşüyoruz? Kendime sorduğum soruların ardı arkası kesilmedi sabaha kadar. Belki de vicdanımı rahatlatmak içindi bu sorular…

 Ertesi sabah her zaman gittiğim saatten daha erken gittim işe. Her gün üzerinde bir sürü kuşun bazen ufalanmış ekmekleri bazen de yem yiyişlerini seyrettiğim, “Bu yiyecekleri kimler koyuyorsa her sabah buraya Allah onlardan razı olsun.” diyerek yanından geçtiğim arsada gördüm dünkü yaşlı amcayı. Ekmekleri ıslatmış kuşların yem yediği arsaya ufalıyordu. Belli ki dün çöplerden topladığı ekmeklerdi bunlar… Etrafında toplanmış bir sürü kuşun içinde melek gibiydi… Sabahın erken saatinde soğuğa, yaşlılığına aldırmadan başka canlar için zahmete giriyordu. Takdir, övgü, teşekkür bile edemezdi o kuşlar ona… Belli ki amca o kuşları da kendini de yaratan Mevla’nın verdiği lezzeti tatmıştı. Allah rızası içindi bu zahmet… Yaratandan ötürü yaratılanı sevmekti bunun adı…

 Bir önceki gün çok üzülmüştüm amcanın haline ve iyilik yapamayışıma. O anda amcayı öyle görünce çok sevindim. İyilik nasıl olur gördüm o amcadan. “Sen nasıl bir insansın amca? Dünkü halin ayrı bir ibret verdi şu halin ayrı bir ibret dedim kendi kendime.” Mutlulukla tebessüm ederek geçtim yanından. Geçerken amcanın sadece kuşlara iyilik etmediğini de fark ettim. Yaşlı amca çok büyük bir israfı da kendi çözümüyle engellemeye çalışıyordu. Ekmek israfı!.. Türkiye’de her gün beş milyona yakın ekmek israf ediliyor. Yıllık on dokuz milyon ton ekmek israf ediliyor. Yaşlı amca bu rakamları biliyor mu bilmem? Ama en azından yaşadığı muhitte bu israfı fark etmiş olacak ki kuşlara vereceği yiyecekleri almak yerine çöpten toplamayı tercih ediyor. Bu durumu düşününce, dün içimi sızlatarak acıdığım amcaya bugün hayranlık duydum. Mümin dediğin böyle olmalı. Yaptığı bir hayır ile birçok şeyi düzeltmeyi başarabilmeli… İsraflar hala yapılmaya devam edecek belki ama o amca toplayabildiği kadar ekmeğin israfına engel olup, kuşların gırtlağından geçirecek…

Çöpteki ekmekler!.. Belki de hepimizin evinden çöpe gitmesine engel olamadığımız nimetler!.. Bazen konteynırların tutacaklarına poşetle bağlanmasından, atarken vicdanları acıttığını hissettiğimiz ekmekler!.. Her yıl dünyada açlıktan otuz beş milyon insanın öldüğünü biliyor muydunuz? Otuz beş milyon insan o ekmeklere ulaşamazken bizim çöpe attığımız ekmekler!..

 İyilik yapmaya karar verdiğimizde bize engel olan soruları, hatalar yaptığımızda, açlar aklımıza gelmeden çöpe ekmek attığımızda da kendimize sorabilmek dileğiyle… Saygılar, Sevgiler.


Sıradaki Habere Kaydır