SUİZAN

Niyeti ve yaptığı iş iyi olsa da insanlar bazen yanlış anlaşılabilir. Yanlış anlaşılmaya sebebiyet verecek birçok neden olabilir. Biz bugün bu nedenlerin en tehlikelisinden ‘Suizan’ dan bahsedeceğiz kıymetli dostlar. Yanlış anlaşılan insanlar hiç hak etmese de istemedikleri eleştirilere maruz kalabilirler. Zaman zaman hepimizin başına gelebilme ihtimali olan bir durumdur yanlış anlaşılmak. Ve hepimiz yanlış anlaşılmaktan, yanlış yorumlanmaktan çekiniriz. Kendi çekindiğimiz bu durumu başkalarına yaşatmamak için suizan tehlikesinden uzak durmalıyız.
Suizan; İnsanlar hakkında aslına ermeden, emin olmadan kötü fikre sahip olmaktır. Suizan bir hastalıktır. Manevi bir kalp hastalığıdır. İnsanlar bilerek ya da bilmeyerek bu hastalığın pençesine düşerler. Ve düştükleri bu hastalığın pençesinde kendilerine, çevrelerine büyük zararlar verirler. Bazen toplumsal ve kitlesel olarak yanlış anlaşılmalara sebebiyet verebilirler. Yüce Mevla bizi bu hastalık hususunda ayeti kerime ile uyarmaktadır.
Hucurat süresi on ikinci ayette mealen şöyle der: Ey iman edenler, zandan kaçının zira zanların bir kısmı günahtır. Birbirinizin gizli şeylerini araştırmayın. Biriniz diğerinin arkasından çekiştirmesin.”
Yüce kitabımız böyle derken bizler gördüğümüz, okuduğumuz ya da duyduğumuz herhangi bir durumu çok rahat kötüye hatta en kötüye yorup insanlar hakkında olumsuz fikre sahip oluyorsak, hatta başkalarının da bu kötü fikre sahip olmasına sebep oluyorsak, kendimizi çok derin sorgulamamız gerekmektedir. Bu kalp hastalığından nasıl kurtulacağımızın yollarını aramamız gerekmektedir.
Oldu ki suizan virüsü girdi kalbimize girdi. Ruhumuza, kişiliğimize hatta çevremize zarar veriyor. Hakka girmemize sebebiyet veriyor. Bizi aşağılara doğru çekiyor. Suizanın çaresi, ilacı ya da anti virüsü vardı kıymetli dostlar. Suizanın anti virüsü hüsnü zandır. Yani kötü düşünmenin tam tersi olan iyi düşünmektir. Biri ya da bir olay hakkında kalbimize kötü bir düşünce geldiğinde hemen şöyle düşünmeye sevk etmeliyiz kendimizi.
-Benim sandığım gibi değildir. Belki de bir nedeni vardır bu davranışın. Özünde o iyi bir insan. İyisini yapmaya çalışır. Vb.- gibi cümleler kurmaya çalışmalıyız. Böyle yapmayı, bu pencereden bakmayı başarabilirsek suizan hastalığından kurtulmaya başlarız. Hem kendimizi huzursuz etmemiş oluruz; çünkü manevi hastalıklar bedeni hastalıklardan çok daha fazla huzursuz eder insanı. Hem de çevremizdeki insanların itibarını zedeleyecek boyuta gelip hakka girmemiş oluruz. Bu konu ile ilgili bir hikâye anlatmak istiyorum. Çoğumuz bilir bu hikâyeyi.
Bir dağ evinde, hamile iken kocası vefat eden bir kadın yaşarmış. Kadın bir gün dağda yaralı bir gelincik görmüş. O gelinciğin yarasını sarıp. Karnını doyurmuş. Suyunu vermiş. Sonrasında da o gelincik ile arkadaş olmuş ve evinde beslemeye başlamış. Çevresindeki insanların, ne de olsa yabani hayvan evinde besleme, çocuğun doğduğu zaman ona zarar verir, söylemlerine aldırmadan evinde beslemeye devam etmiş gelinciği. Gelincik de iyiliği bilir bir an bile ayrılmazmış kadının yanından. Çocuğu doğduğunda da hep birlikte yaşamaya devam etmişler. Kadın bir gün bir sebepten dolayı, bebeğini evde gelincikle bırakıp evden uzaklaşmış. Eve döndüğünde gelinciğin kapının önünde, ağzı kanlar içinde kendini beklediğini görmüş. O panikle ve çevresindekilerinin kötü zannı beyninin bir köşesine yerleştirmesi neticesinde, gelinciğin evladını boğduğunu zannetmiş. Ve gelinciği oracıkta öldürmüş. Sonra hızlı bir şekilde eve girmiş. Evde evladı karyolada imiş ve etrafa bakıyormuş. Hayatta ve sağlammış. Bebeğinin hemen yanında kanlar içinde yatan yılana ilişmiş sonra gözleri. O anda anlamış, gelinciğe nasıl bir haksızlık ettiğini. Meğer gelinciğin ağzındaki kanlar, yılanın kanıymış. Meğer gelincik, bebeğine zarar vermeye çalışan yılanı öldürmüş. Çevresindekilerin kötü düşünceyi aklına sokması ve kendisinin bir anda suizan ile hareket etmesi, vefakâr bir dosta mâl olmuş kadına. Hayatımızda, kadının düştüğü suizan hastalığına belki defalarca düştük bizde. Belki defalarca kötü zan ile dostlarımızı kaybettik. Defalarca niyeti iyi olan insanları karaladık. Onların kısmetlerine, rızıklarına, hayatlarında oluşabilecek nice güzelliklere engel olduk belki de…
Alametlere bakılarak hüküm vermenin yanlış olduğunu anlatır dinimiz. Mesela, ağzı yoğurt yokuyla bir köpeğin evden çıktığını görseniz, evdeki yoğurt kabında köpeğin ağız izini görseniz yine de o yoğurdu o köpeğin yediğine hükmedemezsiniz, der. Maalesef bizler bu kadar alamete gerek kalmadan, köpeği yoğurt kabının yakınında gördüğümüzde dahi köpeğin yoğurdu yediğine dair hüküm verip suizan hastalığının pençesine düşebiliyoruz.Kişisel zararların yanında toplumsal sorunlara da yol açan, hemen hemen hepimizin bir dönem yakalandığı suizan hastalığından kurtulmayı nasip et Allah’ım. Kötü zan hastalığımızı, güzel düşüncelerle bertaraf et Rabbim.
Saygılar, sevgiler.