ÖNEMLİ İNSANLAR

Şu karşı evin boş odalarında,
            Duvarlara sinmiş bir hayalet var.
            Elinde mum, gece ortalarında,
            Bucak bucak gezer, birini arar.[1]

Bu dörtlük üstat Necip Fazıl’ın “Boş Odalar” isimli şiirinden. Bugün kütüphanenin önünden geçerken “Çile” bana göz kırptı. Aldım elime, rast gele bir sayfa açtım. Bu şiir karşıma çıktı. “Boş Odalar” şiiri ile içinde kimsenin yaşamadığı bir evi kelimelerle resmetmiştir üstat. Birgün, odalarda akseden gölgemiz görünmez olacak. Evlerimiz boş, odalarımız boş kalacak. Ölüm, er ya da geç kapımızı çalacak. O kapıyı çaldığında açmamak gibi bir şansımız olmayacak…

Yine de aklıyla, fikriyle, ruhuyla bu dünyaya sarılır insan. Dünya, yaratılışının tek gayesi gibi davranır. Oysa sonsuzluğa âşık olmalıdır insan. Sonsuzluk özlemiyle yanmalıdır. Çünkü sonu olan her şey üzer insanı. Ölüm, sonsuzluğa kavuşmaktır. Ölüm, bizden önce sonsuzluğa gidenlere kavuşmaktır. Böyle bakılsa ölüme… Hayatın sonunda verilen bir ödüldür sonsuzluk. O ödülü veren tek el ölümdür. Ölüm, bir insana benzetilse hayatımızdaki en önemli insan, “Ölüm” olurdu. Çünkü, Allah’ın hazırladığı sonsuzluğu sunar insana… O vakit en çok ölüm için hazırlanmalıdır insan. En çok ölümü büyütmelidir gözünde. Ölüm, bir insana benzetilse hayatının en önemli insanı olmalıdır “Ölüm”.

Hayatımızın en önemli insanı kimdir? Önemli insan kimdir? Bana göre önemli insan; insana ve topluma değer katan insandır. Buluşlarıyla topluma yön veren insandır. Düşünceleriyle insanı ve toplumu kaosa sürüklenmekten kurtaran insan önemlidir. Yanında güven duygusunun tadıldığı, yüksek ferasetiyle ruhu okşayan, aklı durulaştıran insan önemlidir.

Maddenin ruhu görmezden gelinmeye başladığından beri ölüme olan bakış açısı ile birlikte önemli insanları bulma pusulamız da değişti. Artık pusulamız aklı Allah yolunda, ruhu derin, vicdanı engin insanları değerli olarak göstermiyor. Artık pusulamız makam ve mevki sahibi olanları, yaptırım gücü kuvvetli olanları, zengin olanları önemli insan olarak gösteriyor.

Durum gösteriyor ki pusulamız şaşmış durumda. Pusulamız şaştığı için eğriyi doğru, kötüyü iyi görmeye başladık. Böyle bir pusulayla doğru yolu bulmak çok zordur. O zorluğun en büyük alâmetini ise sığlaşan insanlarda görmekteyiz. Maddeyi göründüğünden ibaret sanan, maneviyatı hiçe sayan, görüntüyü ve görüneni önemseyen, ferasetten yoksun sığ insanlar…

Hemen karamsarlığa kapılmayalım kıymetli dostlar. Hâlâ derin insanlar var. Maddedeki manayı görmeyi başaran, maneviyatı yüksek, karşısındakinin iç dünyasını ve düşünlerini önemseyen; dünya varlığına, makam ve mevkiye kıymet vermeyen, ölümü en önemli insan olarak gören, feraset sahibi insanlar hâlâ var. Dünya durdukça olmaya devam edeceklerdir. Çünkü onlar olmadığında dünyanın sonu gelecektir. İşte tam da bu yüzden, en önemli insanlar bence onlardır. Pusulası şaşanlar o insanları örnek almalıdırlar.

“Peki, o insanları örnek almalı da. O insanları nereden bulacağız?” dediğinizi duyar gibiyim. Şansınız var ise o insanlardan birine denk gelmişsinizdir. Onların başkalarına benzemediğini de görmüşsünüzdür. Şu dönemde o insanları fark etmek zor değildir. Çoğu kişinin maddeye, makam ve mevkiye, paraya âşık olduğu şu dönemde onları fark etmek zor değildir. Çünkü onlar bu saydıklarımızın rüzgârına hiç kapılmamış insanlardır. Ruh dünyaları zengin, vicdanları engin bu insanlar gönül kapılarını herkese açarlar. Ekmeklerini bölüşmekten kaçınmazlar. Onların sofraları gönlü yaralıları, gözü yaşlıları ağırlar. Çulu eski fakire de mevki sahibi zengine de aynı hürmeti gösterirler. Çünkü onlar maddeye değil, maddeyi de kendini de yaratan o büyük zata aşıktırlar. Çünkü onlar yaratandan ötürü severler yaratılanı. Bu tabirlere uyan insanların pusulası hiç şaşmamıştır. Ve onlar önemli insanlardır. En önemli insanlar…

Saygılar, sevgiler.


[1] Necip Fazıl Kısakürek, Çile, Büyük Doğu Yayınları, 2002, Sayfa 211.