İNSANLAR, ŞEHİRLER, YILDIZLAR VE GAZZE

Şehirlerin de insanlar gibi karakterleri vardır. Her şehirde her ilçede her kasabada hatta her mahallede farklı hisseder insan. En güzel hisler, mutluluk veren anıların yaşandığı yerlerde hissedilir. İnsanlar mı şehirlere karakterler yükler, olaylar mı? Şehirler mi insanları etkileyip değiştirir? İnsanlar mı şehirleri şekillendirir? Bu soruların net bir izahı yoktur elbette. Her insanda farklıdır cevaplar. Ve her cevap doğrulunun kanıtını içinde barındırır. Ancak her şehir başka manalarla yer edinir gönül dünyamızda. Daha o şehrin sınırlarından geçerken gönül dünyamızda yer edinen manalar yüzümüze yansıyıverir.

Bazı şehirler neşenin temsilcisidir. Bazılarında huzur, hükümdardır. Bazılarında ise hüzün… Bazı şehirler karmakarışıktır. Dinginliği hiç tatmamış insanlara benzerler. Her insanın gönlünde farklı bir duygu ile parsellenmiştir şehirler. Ancak bazı şehirlerin adı anıldığında, vicdan sahibi yüreklerde tek bir duygu hakimdir, acı… Gazze… Yüreklere acıyı ılgıt ılgıt akıtan Gazze… Her şeye rağmen direnen insanların şehri Gazze… Umarım bir gün “Gazze” denilince aklımıza ilk gelen “Zafer” olur.

Yıldızlar en iyi nerelerden görülür? “Gece yanan ışıkların az olduğu yerlerden görülür.” dediğinizi duyar gibiyim. Evet, ışığın az olduğu yerlerden görülür. Dingin kasabalarda, sakin köylerde yıldızlar çok güzel görülür. Yıldızlara bakarken ağustos böceklerin bestelerini dinler insan. Zihni bütün kirlerinden arındıran bir berraklık sarıp sarmalar insanı böyle yerlerde. Her şey nettir. Duygular net, insanlar net, sesler nettir. Düşüncelerini bölen kornalar, sokakta yürürken gözünü delen farlar yoktur. Rahat rahat düşünür, doya doya bakar insan. Kendini bulmanın tadını çıkartır.

Geceleri, ışığın bol olduğu yerlerden, şehirlerden zor görülür yıldızlar. Bir de vahşet ışıklarının bol olduğu yerlerden zor görülür yıldızlar. Bombaların arasından görünmez yıldızlar. Gazze’den görünmez yıldızlar… Gazze’ de sessizliği yaşayamaz insanlar. Kendini bulamaz… Belki de onların kendini bulmaya ihtiyaçları yoktur. Baksanıza bütün zorluklara rağmen öyle bir irade sergiliyorlar ki… Çoluk çocuk, genç yaşlı öyle bir direniyorlar ki… Sanki bütün dünya kendini kaybetmiş de bir tek onlar kaybetmemiş gibiler. Sanki bütün dünyada insanlık namına her şeyi hatırlayanlar, koruyacak olanlar, geleceğe taşıyacak olanlar bir tek onlar kalmış gibiler… Gazze’den görünmez yıldızlar… Görünmese ne olur, Gazze’de çocuklar, gençler, yaşlılar hepsi birer yıldızlar… İnsanlığın yıldızı Gazze’de, bombaların vahşet ışıklarını bastırırcasına parlıyor. Direnmekten yorulsa da parlıyor. Güneşleri sönse de parlıyor…

İnsanlar ve şehirlerin birbirini tamamlayan hikâyesini yazacaktım aslında. Yüreğim Gazze’ye kaydı. Direnmenin yıldızı Gazze’ye… İçinde her gün ölen ve her gün yeniden dirilen yıldızları barındıran Gazze’ye… Dirilen her yıldızıyla dünyanın ölü ruhlarını canlandıran Gazze’ye… Gazze’den görülmez gökteki yıldızlar. Çünkü Gazze’de yerde, bombalara direnerek parlıyor yıldızlar. Onlar göktekilerden parlaklar.

İnsanlar, şehirler, yıldızlar ve Gazze söyleyin ne olur; bugün hiçbir şeyi duymayan ölü ruhlar, bir gün gerçekten dirilecek mi dersiniz?

Saygılar, sevgiler