İNSANLIĞI BİTİRME ZULMÜ BİTİR!

Merhameti olmayan, yüreğini hissedemez. Buz tutsa da hissedemez. Buz tutan yürekler, yangına atılmadıkça erimez! Yangın, eritmekle kalmaz. Yakıp kül eder… Merhametsizlik yok eder… Merhamet var olmak demektir. Var olmak… İnsan olmak demektir… Çığlıkları duymak demektir…. Çığlıklara yürek kapatmak insanlığı bitirmek demektir. Çığlıkları yüreğinle duy. İnsanlığı bitirme zulmü bitir.
Zulüm, zulme sessiz kalanların omuzlarında yükselir. Zulme sessizce omuz verenlerin bedel ödeyeceği günler de gelir. O gün gelmeden insanlık sessizliğini bozmak zorundadır. Artık zulme “Dur! demek zorundadır. Aksi takdirde sustukça zulme uğrama sırası susanlara gelecektir.
Yüce Allah Kuran’ı Kerim’de Araf Suresinde ve başka surelerde helak olan kavimlerden bahsetmiştir. Kuran’ı Kerim’de helak olan kavimlerin kıssalarını okuyduysanız orada ortak olan bir şey dikkatinizi çekmiştir. O kıssalarda sadece suçu işleyen kişiler değil bütün kavim helak edilmiştir. Bütün kavmin helak edilmesi nedendir? Çünkü suçlular suçu işlerken diğerleri sessiz kalmıştır. “Dur!” dememiştir. Zulme sessiz kalmanın insanlığı bitirdiğinin başka bir yönü…
Peygamberimiz (s.a.v.) bir Hadisi Şeriflerinde “Kim bir kötülük ya da haksızlık görürse onu eliyle düzeltsin; eğer buna gücü yetmiyorsa diliyle düzeltsin buna da gücü yetmezse kalbiyle buğuz etsin”[1] buyurmuştur. Tabi ki ortadaki vahşeti eliyle düzeltmeye bireylerin gücü yetmez. Ancak anlatmak, bu zulmü kınamak, zulmü kabul etmediğini haykırmak, dualarla zulme uğrayanların yanında olmak sıradan bireylerin yapabileceği bir iştir. Bugün herkesin elinin altında düşüncelerini duyurabileceği sosyal medya gibi bir araç vardır.
Hiç kimse “Ben ne yapabilirim ki?” sorusunun arkasına saklanarak zulme sessiz kalmanın bedelini ödemekten kurtulamayacaktır. Yüce Allah Enfâl Suresinde, “İçinizden sadece zulmedenlere dokunmakla kalmayacak olan bir musibetten sakının ve bilin ki Allah’ın cezası çok şiddetlidir.”[2] Buyurmuştur. Peygamberimiz (s.a.v.) ise, “İnsanlar zalimin zulmünü görür de engel olmazsa, Allah’ın onları genel bir azaba uğratması kaçınılmazdır.”[3] buyurmuştur.
Aylardır Gazze’de uygulanan soykırıma sessiz kalan dünya, bu hafta Refah’ta çadırlara bombalar atılırken diri diri çocuklar yanarken sessiz kalan dünya; ayet ve hadislerle haber verilen sonla yüzleşmeye hazır olsun. Hiçbir zulüm cezasız kalmayacaktır. Zulme sessizlik de zulmü onaylamaktır. Zulüm sessizliği de cezasız kalmayacaktır.
Allah’ın kullarının ve masum çocukların bu kadar canı yanacak Allah buna razı gelecek öyle mi? Allah mühlet verir ama asla unutmaz. Zulme “Dur!” diyeni de unutmaz. Zulme sessiz kalanı da unutmaz. Zulme sessiz kalmak, zulmü artırır. Öyle olmadı mı? Aylardır Filistin’de yaşanan zulme dünya sessiz kaldıkça zulmün boyutu artmadı mı? Zulme susmak insanlığı bitirir. İnsanlığı bitirme! Zulmü bitir!
İnsan zulüm karşısında neden susar? Korkaklığından, kaypaklığından, merhametsizliğinden, boş verdiğinden… Hangisi var bizde de kafamızı kuma gömdük. Sessizliğe büründük. Merhameti olan susamaz. Merhameti olan korkmaz. Merhameti olan boş verip kaypaklık yapmaz. Galiba merhametsizlik vurdu bu sessizlik mührünü yüreklerimize…
Merhameti olmayan, yüreğini hissedemez. Buz tutsa da hissedemez. Buz tutan yürekler, yangına atılmadıkça erimez! Yangın, eritmekle kalmaz. Yakıp kül eder… Merhametsizlik yok eder… Merhamet var olmak demektir. Var olmak… İnsan olmak demektir… Çığlıkları duymak demektir…. Çığlıklara yürek kapatmak insanlığı bitirmek demektir. Çığlıkları yüreğinle duy. İnsanlığı bitirme zulmü bitir.
Saygılar, sevgiler.
[1] Müslim, îmân, 78
[2] Enfâl Suresi, 25. Ayet
[3] Tirmizi, Tefsîru’l Kur’ân, 5