MANEVİ KITLIKTAN KURTULMAK

İdrak ederek, doğru, kaliteli ve insan fıtratına ihanet etmeden yaşamak mecburiyetindeyiz. Bu mecburiyet, en büyük sorumluluklarımızdan biridir. Bu sorumluluğun bilincinde olmak kendimize, yaratanımıza ve yaratılış sebebimize olan saygımızı korur. O saygı korunduğu sürece gerçek manasıyla insan olmak ve insan kalmak mümkündür. Rabbimize, kendimize ve yaratılış sebebimize olan saygıyı korumak günümüzde maalesef çok zordur. Birçok şey günümüzde çok zordur.

Maddi olanaklar bakımından kolaylıkların hat safhada olduğu ancak manevi anlamda, karmaşıkların insanı ezdiği bir çağda yaşıyoruz. Manevi anlamda kıtlık yaşanılan bir çağdayız.

Günümüzde, üniversite bazında eğitim seviyesi eskiye nazarla çok yüksektir. Teknik ya da akademik bilgilerle donanımlı insanlar birçok konuda hem kendilerini hem ülkemizi ileriye taşımaktadır. Bunlar çok güzel ve umut vericidir. Hayal ettiğimiz bir geleceğin habercisidir o insanlar. Lakin eğitimlerini akademik anlamda tamamlayan insanların bir kısmı manevi anlamda cehaletin temsilcisi gibidirler.[1] Manevi anlam derken kastettiğimiz idrakten yoksun olmaktır. Olayları sadece görünen yüzüyle ve servis edildiği amaca uygun değerlendirmektir. Provokatörlerin etkisinde kolayca kalmaktır. Provokatör, kışkırtıcı demektir. Provokatörler, herhangi bir olayı kullanarak kendi amaçlarını ya da maşası oldukları gücün amaçlarını gerçekleştirmek için insanları kışkırtırlar.

Manevi yönden donanımı olmayan insanlar, provokatörlerin kışkırtmalarına kolayca kanarlar. Kışkırtmaların etkisiyle fireni patlamış kamyon gibi önüne çıkanı ezip geçerler. Sağlam bir yere toslayıp durduklarında ise arkalarındaki enkazı kendilerinin oluşturduklarına inanmak istemezler.

İnsan, manevi yönünü nasıl güçlendirir? Öncelikle para ile ölçülemeyecek değerleri olmalıdır insanın. Allah sevgisi, vatan sevgisi, insan sevgisi, aile sevgisi, çocuk sevgisi gibi değerleri… O değerleri maddi bütün kazanımlardan üstün tutmayı bilmek manevi yönümüzü güçlendirmektedir. Değerleri maddiyattan üstün tutmak insanın idrakini öyle güçlendirir ki saldırıların ve kışkırtmaların ardındaki gerçek nedenleri gizleyen bütün perdeleri kaldırıverir. Perdeler kalktığında hiçbir kışkırtma o insanın gerçeği araştırmasına engel olamaz. O insan körü körüne hiçbir oyuna kanmaz. Oyunlara kanıp çevresine saldırmaz. O insan kesinlikle başkalarının amaçlarının maşası olmaz. Gerçek, çamurlarla sıvanmış dahi olsa idrak sahibi insan onu görür.

Geçen hafta ki “Çocuk ve Savaş” yazımızı paylaştığımızda, saldırı boyutuna gelen yorumlar yapan biri oldu. Onun söyledikleriyle yazımızın uzaktan yakından bir ilgisi yoktu hâlbuki. Yazımızın tanıtımını yapan kısa bir konuşma eklemiştim paylaşıma. Konuşmamızda geçen “Gazze’deki çocuklar.” kısmı, yorumu yapan kişiyi çileden çıkartmış. Bunun nedeni olarak son yaşanan olayları göstermiş. Bu alakayı nasıl kurdu bilemiyorum. Ancak açık seçik ortada olan şey ise bu kişinin kışkırtmaların etkisinde kalmış olmasıdır. Bu kişi provokatörlerin hedef kitlesinden biri idi. Onların etkisinde kalarak önüne gelene çarpıyordu. Gerçeği fark ettiğinde çarptıklarının altında kalması muhtemel bir durumdur.

Maneviyatı zayıflayan insanlar, çevrelerine büyük zarar vermektedirler. Verdikleri zarara maruz kalanların içinde kendilerinin de olduğunu fark etmeden zarar vermeye devam etmektedirler. Bu durumun içinde kendi hayat kalitelerini düşürmektedirler.

İdrak ederek, doğru ve kaliteli yaşamak, kışkırtıcıların elinde oyuncak olmadan gerçek manada yaşamak manevi kıtlıktan kurtulmaya bağlıdır. Manevi kıtlıktan kurtulmak paranın satın alamayacağı değerlere sahip olmaya bağlıdır. Allah sevgisine, vatan sevgisine, insan sevgisine, aile sevgisine, çocuk sevgisine ve daha nicelerine bağlıdır. Manevi kıtlıktan kurtulmak dileğiyle.

Saygılar, sevgiler.


[1] Burada özellikle akademik anlamda eğitimlerini tamamlayan kişileri konu etmemizin nedeni, bu davranışı onlardan beklemediğimizdendir.