DEVLET HAFIZASI

İnsan, geçmişi zihninde ve yüreğinde taşıyan bir varlıktır. İnsanda hafıza tek değildir. Beynimizin hafızası olduğu kadar kalbimizin de hafızası vardır. Ses, görüntü, koku gibi hafızaları beynimiz muhafaza ederken kalbimiz yani ruhumuz manevi hissiyatları muhafaza eder. Örneğin yıllar öncesinden çok sevdiğimiz birini aniden karşımızda görünce yüreğimiz yerinden çıkacak gibi atar. Üstelik yıllardır o sevginin yaşanmadığını sandığımız hâlde. Kalbimizin hafızasının bir çırpıda geçmişte yaşadığımız duygularla bedenimizi donattığını hemen anlayamayız.

Aslında zihin ve kalp hafızamız fevkalade bir iş birliği içinde çalışır. Yıllar sonra duyulan bir kokuyu zihin, geçmişin derinliklerinden gün yüzüne çıkartırken kalp de o kokunun yaşattığı duyguları gün yüzüne çıkartır. Bu çabanın muhteşem uyumu bazen insanı duygu kuşaklarının kollarına bırakır. Bazen geçmişte yaptığı hataların tekerrür etmemesi için önlemler aldırır. Kokudan sese, renkten olay örüntüsüne kadar örnekleri çoğaltmak mümkündür.

İnsandaki hafızanın daha geniş ve derin hâli devletlerde bulunmaktadır. Devletlerin de hafızası vardır. İnsanda olduğu gibi devletler de yaşadıkları olayları sınıflandırılmış şekilde muhafaza ederler. Devletlerin hafızası da sınıflara ayrılır. İlki herkesin erişebildiği, görünen hafızadır. Bu hafızaya tarih denmektedir. Tarih kitaplarından isteyen herkes bu görünen hafızaya ulaşabilir. Eğer doğruyu yazan bir tarih kitabına denk geldiyseniz ve bir devletin görünen hafızasını oradan okumayı başardıysanız, şanslısınız demektir. Çünkü devletlerin hafızasını yanıltmak isteyenler, yaşanan tarihi yanıltıcı hatta alçaltıcı bir görüntüyle servis etmeye çalışmışlardır.

Devletlerin bir başka hafızası ise halkın içinde saklıdır. Tarihe şahitlik eden ve onu yaşayan halk; hissettiği, yaşadığı her şeyi hafızasında kaydetmiştir. Kaydettiği duygu ve bilgileri kendinden sonraki nesle de anlatmıştır. Adeta genlerinden yaşadığı tarih nesline akmıştır. Bunun en güzel ispatı İstanbul’un fethidir. İstanbul’un fethinden gurur duymayan Türk yoktur. Peygamber Efendimiz (S.A.V.) ‘in hadisine mazhar olan kutlu kumandan Fatih Sultan Mehmet’in ve ordusunun zaferi bütün Türk milletinin zaferidir. Ve ecdadıyla gurur duymaktadır.

Başka bir ispat sunmak gerekirse Çanakkale Zaferi kâfidir. Hiçbirimiz gidip Çanakkale’de savaşmadık. Ancak “Çanakkale Zaferi.” dendiğinde hepimizin yüreğini coşkun dalgalar döver. Gâh hüzünlenir gâh gururla “Çanakkale geçilmez.” deriz. Oradaki şehitleri düşündükçe hepimizin kalbi derin derin sızlar.

Daha gerilere gidelim, savaşlarda Mehter Marşı’nın gür seda ile çaldığı zamanlara. Bizler o zamanlarda yaşamadık. Ancak hâlâ bir yerde Mehter Marşı duysak yoğun duygulara kapılırız. Kazanılan bir zafere şahit olmuş gibi coşar yüreğimiz. İşte verdiğimiz bütün bu örnekler devletlerin halk içinde muhafaza ettiği hafızanın ispatıdır.

Devletlerin bir başka hafızası daha vardır. O çok derinlerdedir. Ona sadece ehil olanlar erişebilir. Ve o hafıza işte devletleri en zor anlarında gün yüzüne çıkartan bilgilerle doludur.

Yazının başından beri anlattıklarımızın bir gayesi vardır. İnsan ve vatandaş olarak bize düşen zihin ve ruh hafızamıza, devlet hafızasını olabildiğince yerleştirmektir. Öncelikle görünen devlet hafızasını yani tarihimizi en doğru şekilde öğrenip kendi hafızamıza yerleştirmektir. Bahsetmeye çalıştığım, kronolojik bir tarihi hıfzetmek değildir. Bahsettiğim, tarihteki bir olayın nedenlerini, neticelerini ve neticeye ulaşırken izlenen yolları öğrenmektir.

Öğrenmeye en azından ta Metehan zamanından başlamaktır. Örneğin Metehan tahta geçerken babası Teoman’ı neden öldürmüştür? Babasını öldüren orduyu nasıl eğitmiştir? Tarih boyunca Türk’ün devleti nasıl yok olmamıştır da sadece başına gelen boy değişmiştir? Birinci Murad Han Yeniçeri Ocağı’nı niçin kurmuştur? Peki İkinci Mahmud neden nişan ve rütbeleriyle Yeniçeri Ocağı’nı kaldırmıştır? Daha berilere geldiğimizde, Balkan Savaşlarının arkasındaki aktörler kimlerdi? Çanakkale’yi geçilmez yapan neydi? Cumhuriyet nasıl ve neler feda edilerek kuruldu? İnkılapların yegâne temeli neydi?

Bu saydıklarım sadece şu an aklıma gelenlerdir. Tarihimizde öğrenerek hafızamıza eklememiz gereken çok mühim hadiseler vardır. Bu hadiseleri hafızamıza eklememizin en önemli sebebi bugün olanları doğru değerlendirebilmektir.

Bugün yaşanan hadiseleri, ekranların bize yansıttığı ve kabul ettirmeye çalıştığı şekliyle değil akıllıca analiz ederek anlamalı ve yorumlamalıyız. Akıllıca analiz edebilme yeteneği ise kendi hafızamıza, devlet hafızasını nakşederek mümkündür.

Devlet hafızasını yani tarihimizi en doğru şekilde öğrenip bugünü yorumlamak vatandaş olarak hepimizin görevimizdir. Çünkü tarihini hıfzedememiş insanlar her duyduklarına inanırlar. Duyduklarını gerçek bilgi sanarak hareket ederler. Ve amaçları Türk milletini aslından soğutmak olan oluşumların oyuncağı olurlar.

Devlet hafızasını şahsi hafızamıza zerk edip bugünü doğru analiz edebilmek dileğiyle.

Saygılar, sevgiler.